Page 216 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 216
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
Peygamberimiz (sav) döneminde münafıklar İslam'a hiçbir şekilde hizmet
etmek istemiyor, Müslümanlara en küçük bir konuda dahi yardımcı olmamaya ça-
lışıyorlardı. Makul gibi görünen çeşitli bahaneler öne sürerek, sahtekarlıkla bu du-
rumlarını gizliyorlardı. İşte Peygamberimiz (sav) ile birlikte savaşa katılmaları söz
konusu olduğunda, münafıklar bu sinsi taktiklerini uygulamaya çalıştılar. Ancak
akılsızlıklarını, samimiyetsizliklerini ve münafık karakterli olduklarını, yaptıkları
'bozuk konuşmalarla' ele verdiler.
O dönemin savaşa katılmaktan kaçmak isteyen münafıkları, Peygamberimiz
(sav) kendilerini Müslümanlara destek vermek üzere çağırdığında, "Biz savaşmayı
bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. Münafıklar böyle bir söz söyleyerek, kendi-
lerini 'beceriksiz, yeteneksiz, savaşmayı bilmeyen, dolayısıyla da onlara hiçbir
fayda veremeyecek' kimseler olarak göstermeye çalışıyorlardı. Oysaki bu, tümüyle
yalandı. Sadece İslam'a hizmet etmek istemiyorlardı.
Eğer söz konusu olan inkarcı dostları olsaydı münafıklar onlardan gelen her
türlü çağrıya koşarak icabet eder ve en hayati risk içeren görevleri bile şevkle yerine
getirirlerdi. Onlardan elde etmeyi umdukları çıkarlar için her zorluğu göze alırlardı.
Ama Müslümanlara destek vermek gerektiğinde, kendilerini 'dünyanın en bece-
riksiz, en bilgisiz ve en yeteneksiz insanlarıymış gibi' göstermeye çalışıyorlardı.
Peygamberimiz (sav)'in dönemindeki münafıklar, Resulullah (sav) ile birlikte
savaşa gitmemek için daha pek çok bahane öne sürmüşlerdi. Kimi at sürmeyi bil-
miyormuş, kimi kılıcı kaldıracak gücü yokmuş, kimi sağlık durumu savaşa çık-
maya müsait değilmiş gibi yaparak geride kalmaya çalışmıştı. Ancak Allah Ku-
ran'da, onların bu bahanelerinin 'yalan olduğunu' belirtmiş ve münafıkların
'savaştan geri kalmak için oynadıkları şeytani oyunu' deşifre etmiştir. Böylece
Allah münafıkların bu sinsi taktiği konusunda her dönemde yaşayacak olan Müs-
lümanları uyarmıştır.
Nitekim günümüz münafıklarının da en önemli alametlerinden biri, 'Müslü-
manların fikri mücadelesine destek vermemek için bin bir türlü bahaneyle geride
kalmaya çalışmaları'dır. Ancak elbette ki münafık şeytani zekaya sahip ve kurnaz
bir varlıktır. Bu nedenle yapmak istemediği birşey olduğunda, o konu için doğrudan
"Hayır, ben bunu yapmam" demez. Mutlaka 'sahte ama aksi ispat edilmesi zor'
bir bahane öne sürerek "Ben bunu şu sebeplerle yapamıyorum" der. Bunu söylerken
de, aşama aşama, ince ince planladığı oyununu uygulamaya başlar. Kendisine, Müs-
lümanlara fayda verecek bir çalışma teklif edildiğinde, buna hemen itiraz etmez.
Önce teklif edilen çalışmayı büyük bir sevinç gösterisi ve sahte bir neşe ile kabul
eder. Sonra bu çalışmayı çok uzun bir zamana yayarak Müslümanlara unuttur-
214