Page 219 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 219
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
adapte olma konusunda eksiksiz bir yetenek gösterir. Kısacası, Müslümanlara karşı
ahmak ve tutuk bir tavır takınan münafık, küfürden çıkarı olduğu için onlara
karşı çok yaman, dikkati açık, atak, zeki ve başarılı bir profil çizer. Küfre kendisini
kabul ettirebilmek için hayvani bir gayret içine girer.
Ancak münafığın İslam'a hizmetten kaçtığı ve kendince uyanıklık yaptığı
her an onun aleyhine olur. Yan yatıp keyfine bakarak, Müslümanların hizmetlerini
uzaktan gözleyerek geçirdiği her gün, onun sağlığı, psikolojisi, ruhu, kalbi, vicdanı
gittikçe kararıp bozulurken; geceli gündüzlü Allah için gayret eden Müslümanlar
gün geçtikçe daha sağlıklı, daha huzurlu ve daha mutlu bir hayat yaşarlar.
MÜNAFIK, MÜSLÜMANLARIN BAŞARILARINI KÖTÜLERKEN,
KEND N DE ÖZEL YETENEKLER OLAN, YER DOLDURULAMAYACAK
B R NSAN G B GÖSTERMEYE ÇALIŞIR
Münafıklar, İslam'a hizmet edip Müslümanlara destek olmayı asla kabul et-
mezler. Ama bazen, hem münafıklıklarını gizlemek hem de daha fazla çıkar elde
edebilmek için faydalı birşeyler yapıyor gibi davranırlar. Bu gibi durumlarda da
bunu hemen kendi lehlerinde en iyi şekilde kullanmaya kalkarlar. Eğer küçücük de
olsa, faydalı bir faaliyetleri olursa, bunu olabildiğince gündemde tutmaya, hemen
herkese duyurmaya çalışırlar. Tüm Müslümanların iman ettikleri günden beri
hemen her gün yaptıkları güzel bir faaliyeti, 'sanki ilk kez kendileri keşfetmiş' ve
'ilk kez kendileri yapıyormuş' gibi konuşurlar. Böylece 'İslam'a en çok ve en etkin
şekilde hizmet eden, en akıllı, en uyanık, en ferasetli ve basiretli kişinin kendileri
olduğu' izlenimini vermeye çalışırlar.
Kendilerini büyütebilmek ve sözde 'Müslümanlarla aralarında ne kadar büyük
bir üstünlük farkı olduğunu' vurgulamak içinse, Müslümanların halihazırda mü-
kemmel yaptıkları faaliyetleri sürekli olarak eleştirirler. Hemen her fırsatta, güya
'Bir türlü başarılı bir sonuç alamadıklarını, beceremediklerini, birçok şeyi düşü-
nemediklerini ve sürekli olarak hata yaptıklarını' vurgularlar. Bu söylemlerini,
rastladıkları hemen herkese anlatarak yaygınlaştırırlar. Ardından da yavaş yavaş
aslında 'Kendileri o faaliyeti yapacak olsa, ne kadar kusursuz ve mükemmel so-
nuçlar elde edeceklerini' anlatmaya başlarlar. Sürekli olarak pratikte uygulanması
mümkün olmayan 'ütopik fikirler' verirler. Ve kendilerine birkaç gün imkan tanınsa
ve izin verilse, bunu benzersiz bir şekilde yapabileceklerini anlatırlar.
Oysaki münafığın ne birşeyler yapma isteği ne de niyeti vardır. Amacı kendince
sadece 'Müslümanların başarısını gölgelemek' ve sözde 'kendi üstünlüğünü vur-
217