Page 271 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 271
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
gelen ilk düşünce, "Acaba aralarında birinin münafık olmasından şüphe duydukları
için mi bu konuyu bu kadar ön planda tutuyorlar?" olur. Bu da münafığın delice
bir korkuya ve dehşete kapılmasına yol açar. Bu yüzden de hemen bir sakinleşme
dönemine girer. Eylemlerini ya yavaşlatır ya da bir süreliğine tamamen durdurur.
Müslümanların kendisi hakkında bir şüpheleri olup olmadığından emin olabilmek
içinse, ara ara 'zemin yoklamaları' yapar.
Ancak münafığın bu duraksaması, Müslümanlar için asla dikkate alınacak
bir duruş olmaz. Çünkü onlar, münafığın neden sinsice faaliyetlerinden vazgeçmiş
gibi göründüğünü; bunun sadece 'geçici bir durum olduğunu ve zemin bulduğunda
daha da şiddetli bir eylemle harekete geçeceğini' bilirler.
Münafığın bu halleri, vahşi hayvanların yakalandıklarını sandıklarında durup
beklemelerine benzer. Nasıl ki bir hayvan tehlikeyle karşılaştığında önce durur,
karşısındaki avcının dikkatinin dağıldığı bir anı bekler, bu anı yakaladığında hemen
yeniden atağa geçerse münafık da yakalandığını ya da kendisinden şüphelenildiğini
anladığında hemen eylemlerini durdurur, şartların değişmesini ve ortamın sakin-
leşmesini bekler, yeniden atağa geçmek için uygun fırsat kollar.
Örneğin tavırlarıyla, konuşmalarıyla, yüzüyle Müslümanlara rahatsızlık ve-
riyorsa, onu bir süre için durdurur. Ya da küfre gizlice istihbarat sağlıyorsa, Müs-
lümanlar aleyhinde tuzaklar kuruyorsa, bunlara bir süre için ara verir. Sürekli
tembellik yapıp, boş işlerle vakit geçiriyorsa, anlaşılmamak için birkaç işte bir
ucundan Müslümanlara yardım ediyor gibi yapar. Şüphenin üzerinden dağıldığına
inanana kadar bu tür ince taktiklerini uygulamaya devam eder.
Ancak eğer, herhangi bir sebeple Müslümanların dikkatlerinin bu konudan
dağıldığını ve başka bir konuda yoğunlaştıklarını görürse, hemen kaldığı yerden
misliyle eylemlerine yeniden başlar. Yine tüm tavırlarıyla Müslümanları huzursuz
etmeye, konuşmalarıyla fitne çıkarmaya, çirkeflik yaparak onları rahatsız etmeye
devam eder.
Münafık adeta bir 'verem mikrobu' gibidir. Yakalandığını anladığında kısmen
düzelme gösterir. Ama dikkat üzerinden dağıldığında, yeniden azgınlaşmaya ve al-
çaklık yapmaya başlar. Verem mikrobunu etkisiz kılmak için nasıl sürekli 'antibi-
yotik' verilmesi gerekir; yoksa mikrop bünyeyi sarmak için sürekli atak yaparsa,
münafık da işte aynı, bu bir türlü iyileşmeyen mikrop gibidir. Verem mikrobunun
yüksek dozda antibiyotikle sürekli kontrol altında tutulması gerektiği gibi, mü-
nafığa da sürekli yoğun dikkatin üzerinde olduğu gösterilerek yıldırılması gere-
kir.
269