Page 130 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 130

132                                                                                                              MEKTUBÂT


                 Eğer denilse: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın her Hal ve
          Hareketini  kemal-i  ihtimam  ile  Sahabeler  muhafaza  ederek  nakletmişler.
          Böyle  Mu’cizat-ı  Azîme,  neden  on-yirmi  tarîk  ile  geliyor?  Yüz  tarîk  ile
          gelmeli idi. Hem neden Hazret-i Enes, Câbir, Ebu Hüreyre'den çok geliyor;
          Hazret-i Ebu Bekir ve Ömer az rivayet ediyor?

                 Elcevab: Birinci şıkkın cevabı: Dördüncü İşaretin Üçüncü Esasında
          geçmiş. İkinci şıkkın cevabı ise: Nasılki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir
          tabibe  gider;  hendese  için  mühendise  gider,  mühendisten  nakleder;
          Mes'ele-i  Şer'iye,  Müftüden  haber  alınır  ve  hâkeza...  Öyle  de,  Sahabe
          içinde  Ehadîs-i  Nebeviyeyi  gelecek  asırlara  Ders  vermek  için,  Ülema-i
          Sahabeden bir kısım, ona manen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona
          çalışıyorlardı. Evet Hazret-i Ebu Hüreyre bütün hayatını, Hadîsin hıfzına
          vermiş;  Hazret-i  Ömer,  siyaset  Âlemiyle  ve  Hilafet-i  Kübra  ile  meşgul
          imiş. Onun için, Ehadîsi Ümmete Ders vermek için, Ebu Hüreyre ve Enes
          ve Câbir gibi Zâtlara itimad edib; ondan, Rivayeti az ederdi. Hem madem
          Sıddık, Sadûk, Sadık ve Musaddak bir Sahabenin meşhur bir namdarı, bir
          tarîk ile bir hâdiseyi haber verse; yeter denilir, başkasının nakline ihtiyaç
          da kalmaz. Onun için bazı mühim hâdiseler, iki-üç tarîk ile geliyor.

                 ONBİRİNCİ  İŞARET:  Onuncu  İşaret,  nasılki  şecer  taifesindeki
          Mu’cize-i Nebeviyeyi gösterdi. Onbirinci İşaret dahi, cemadatta taş ve dağ
          taifesinin Mu’cize-i Nebeviyeyi gösterdiklerine işaret edecek. İşte biz de, o
          çok kesretli misallerinden yedi-sekiz misali zikredeceğiz:

                 B i r i n c i   M i s a l : Allâme-i Mağrib Hazret-i Kadı-yı İyaz,
          Şifa-i Şerif'inde ulvî bir senedle ve Buharî sahibi gibi mühim İmamlardan
          Nakl-i Sahih ile haber veriyorlar ki: Hâdim-i Nebevî Hazret-i İbn-i Mes'ud
          der  ki:  "Biz,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  yanında  taam
          yerken, taamın Tesbihlerini işitiyorduk."

                 İ k i n c i   M i s a l : Nakl-i Sahih ile, Enes ve Ebu Zerr'den Kütüb-
          ü  Sahiha  haber  veriyorlar  ki:  Hazret-i  Enes  (Hâdim-i  Nebevî)  demiş  ki:
          Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  yanında  idik.  Avucuna  küçük
          taşları aldı, mübarek Elinde Tesbih etmeye başladılar. Sonra Ebu Bekir-is
          Sıddık'ın Eline koydu, yine Tesbih ettiler. Ebu Zerr-i Gıffarî tarîkında der
          ki: Sonra Hazret-i Ömer'in Eline koydu, yine Tesbih ettiler. Sonra aldı yere
          koydu,  sustular.  Sonra  yine  aldı,  Hazret-i  Osman'ın  Eline  koydu,  yine
          Tesbihe  başladılar.  Sonra  Hazret-i  Enes  ve  Ebu  Zerr  diyorlar  ki:
          "Ellerimize koydu, sustular."

                   Ü ç ü n c ü   M i s a l : Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135