Page 176 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 176

178                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          bu Nurlar ile hisseleri kadar feyizyab oluyor. Ve yine Cenab-ı Hak'tan
          ümid  ediyorum  ki,  hissem  ve  istifadem,  gün  geçtikçe  çoğalacaktır  ve
          nasibim artacaktır...

                 Bu hâdisat gösteriyor ki, bedi' Âsârın büyük bir Hâsiyeti ve bir
          Kerametidir ki, Talebelerini başka ellere vermiyor ve nurlandırmak için
          başka  kapılara  boyun  büktürmüyor.  Ağlayan  Kalblerimize  teselliler
          veriyor. İmanlarımızı takviye ediyor. Lika-i İlahîyi iştiyakla istetiyor ve
          sonunda da, "Ya Rab! Sen Üstadımızdan hoşnud olacağı tarzda razı ol!"
          nidalarını, lisanen ve kalben söylettiriyor.

                                                                           ِ
                                                                 ِ
                                                                  قِابْلا و   ه قِابْلَا
                                                                   َ
                                                                        ُ َ
                                                                            َ
                                                                                                        Talebeniz
                                                                Ahmed Husrev
                                          * * *

                 (Sabri'nin bir fıkrasıdır)

                 Eyyühe-l Üstad,

                 Eyyam-ı  baharın  her  bir  gününün,  birer  letafet  ve  taravet-i
          bîmisali  ve  acib  tebeddülü;  Fâtır-ı  Akdes  Hazretlerinin  nihayetsiz
          Kudret ve Azametini irae eylediği gibi, Derya-yı Nur'un da bînazir ve
          hayretbahş  bir  baharı;  Minhaclar,  Mirkatler,  İstiazeler  ve  emsali  latif,
          şirin, Nuranî ezhar ve esmar-ı bînihayeleri, Ehl-i İman ve Tevhide taze
          Hayat bahşediyorlar. Bu Nurlar öyle manevî gıdalar ki, herkesi, her an
          doyurmağa  kâfi  ve  bu  Elmaslar  öyle  kıymetdar  birer  rida'lardır  ki,
          herkesi her zaman ısıtmağa vâfidir.

                                                  للّٰ دمح
                                  ۪ بر  ِل   ضف ن ِ       ه  َذ ا     م  ٰ  ِ ِ ه ُ ْ َ    َا   ْل
                                     ْ َ
                                 ِّ َ
                                         ْ
                 Aziz büyük Üstadım! Bu Risaleleri okudukça Ruhum güller gibi
          açılıyor,  hayat-ı  fâniyeden  gelen  âlâm  ve  meşakkati  kaldırıp  atıyor.
          Yerine, Kanaat gibi bir Kenz-i Mahfîyi iddihar ediyor. Ve diyorum: "Ey
          Ruh!  Şimdiye  kadar  manevî  taleb  ve  arzularını  temin  eden  Nur
          Fabrikasının Elmas ve Cevherlerinden her birerlerinin ayrı ayrı kıymet
          ve zarafetlerini görünce, bundan daha kıymetdar bir Eser olamaz deyip,
          sen  halen,  ben  kalen  hükmediyorduk.  Envâr-ı  Kur´âniye  ve  Reşehat-ı
          Furkaniye    ve    Lemaat - ı    Bekaiyenin    işte    nihayeti    yokmuş...
   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180   181