Page 122 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 122
124 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
her üren kelbin ağzına bir taş atacak olsan dünyada taş kalmaz.
Bu Âyeti mâkabliyle rabteden ikinci vecih ise: Evvelki Âyet
vakta ki İbadeti emretti, sanki İbadetin keyfiyeti nasıldır diye sâmiin
zihnine bir sual geldi, "Kur'anın talim ettiği gibi" diye cevab verildi.
Tekrar, Kur'anın Allah'ın Kelâmı olduğunu nasıl bileceğiz diye ikinci
ِ
ِ
bir suale daha kapı açıldı.Bu suale cevaben ۪انْلزن۪امم۪ ب َ ْ ۪ ف ۪ ۪ ر ۪ ي ۪متنُك ۪ناو
ْ ُ ْ
َ َّ َ َّ
ْ َ
ilh.. Âyetiyle cevab verildi. Demek her iki Âyetin arasındaki cihet-i
irtibat, bir sual-cevab ve bir alış-veriştir.
Arkadaş! Bu Âyetin ihtiva ettiği Cümlelerin arasına girelim,
bakalım, aralarında ne gibi münasebetler vardır?
ِ
ِ
Evet انْلزن۪ا ۪ مم۪ بير ۪ ف ۪ ۪متنُك۪ناو Cümlesi, mukadder bir suale
َ َّ
َّ َ
ْ َ
ْ َ
ْ ُ ْ
cevabdır. Çünki Kur'an, evvelki Âyette İbadeti emrettiği vakit, "Acaba
İbadete olan bu Emrin Allah'ın Emri olup olmadığını nasıl anlayacağız
ki imtisal edelim?" diye bir sual sâmiin hatırına geldi. Bu suale cevaben
denildi ki: "Eğer Kur'anın ve dolayısıyla bu Emrin Allah'ın Emri
olduğunda şübheniz varsa, kendinizi tecrübe ediniz ve şübhenizi izale
ediniz."
Ve eyzan vakta ki Kur'an, Surenin evvelinde
ِ
۪هيف
۪ق ۪ َّتمْلل ۪۪ىده ۪ ۪ ِ ۪ ۪ ۪بير َ۪لا Cümlesiyle kendisini sena etti, sonra
۪
ي
َ
َ ْ َ
ُ
ُ
Mü’minlerin medhine, sonra kâfir ve münafıkların zemmine intikal etti,
sonra İbadet ve Tevhidi emrettikten sonra Surenin başına dönerek
ِ
۪
۪ف ِ ۪بيرَ۪لا Cümlesini te'kiden ۪ بير ۪ ف ۪ ۪متنُك۪ناو ilââhir Cümlesini
ه
ي
َ ْ َ
ْ ُ ْ
ْ َ
ْ َ
zikretti. Yani "Kur'an, şek ve şübhelere mahal değildir. Sizin
şübheleriniz, ancak Kalblerinizin hastalığından ve tabiatınızın
sekametinden neş'et ediyor." Evet gözleri hasta olan, güneşin ziyasını
inkâr eder; ağzı acı olan, tatlı suya acı der.
ِ
ِ ِ
۪ هلثم ۪۪نم ۪ةروبِ ۪اوتْا ۪ ف : Yani "Kur'anın mislinden bir Sure
ِ
ْ
َ ُ
ْ
َ ُ
getiriniz."
ِ
Arkadaş! Bu Cümleyi ۪ بير ۪ ف ۪ ۪مت ۪ نُك۪ناو Cümlesiyle bağlayan
ْ ْ ُ
ْ َ
ْ َ