Page 123 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 123

İ’CAZ-I KUR’AN                                                                                                     125


            ِ
           ۪ نا edat-ı şarttır. Şart edatları daima -hararetle ateş gibi- biri sebeb, diğeri
           ْ
           müsebbeb  iki  Cümleye  dâhil  olurlar.  İlm-i  Nahivce  birisine  fiil-üş  şart,
           ikincisine ceza-üş şart denir. Bu iki Cümle arasında, hararetle ateş arasında
           olduğu  gibi,  "lüzum"  lâzımdır.  Halbuki  bu  iki  Cümle  arasında  lüzum
           görünmüyor.  Binaenaleyh  Âyetin  ihtisarı  dolayısıyla,  ortadan  kaldırılan
           Cümlelere       müracaat       lâzımdır  .        Mukadder       Cümleler       ise

                       ۪ا وبِرج   ،۪۪اومَّلعت۪،۪۪ثبشَّتلا۪بجو،۪اوثبتَ
                                                              ُ َّ َ َ
                                           ُ ُّ َ
                                  ُ َ َ
                                                     َ َ َ
                         ُ َ

           Emirleridir. Bunlar sıra ile, ikincisi birincisine lâzımdır. Yani ityan (delil
           getirmek),  tecrübeye  lâzımdır;  tecrübe  taallüme,  taallüm  vücub-u
           teşebbüse,  vücub-u  teşebbüs  de  teşebbüse,  teşebbüs  de  raybe  lâzımdır.
           Demek  bu  kadar  lüzumların  takdiri  lâzımdır  ki,  "Kur'anın  bir  mislini
           getiriniz" ile "Kur'anda şübheniz varsa" arasında lüzum tezahür edebilsin.
                              ِ
                       ِ
                  ِ ۪ للّا ۪۪نود ۪ ۪ نم ۪۪ ۪ مُكءَّٓادهش ۪۪ اوعداو  :  Bu  Cümlenin,  üç  vecihle
                   ٰ
                                      َ َ ُ
                                               ُ ْ َ
                             ْ ُ
                                  ْ َ
           Mâkabliyle irtibatı vardır.

                  B  i  r  i n  c  i    V e  c  i  h :  "Kur'ana  muaraza etmekten zahir  olan
           aczimiz,  bütün  insanların  aczini  istilzam  etmez.  Biz  yapamadık  amma
           başkaları  yapabilirler"  diye  zihinlerine  gelen  vesveseyi  def'etmek  için,
           Kur'an-ı  Kerim  bu  Âyetin  Lisanıyla;  büyüklerinizi,  reislerinizi  de
           çağırınız, size yardım etsinler diye onları ilzam etmiştir.

                  İ k i n c i  V e c i h : "Eğer biz muaraza teşebbüsünde bulunsak bizi
           destekleyen,  müdafaa  eden  yoktur"  diye  ileri  sürdükleri  zu'mlarını  da
           reddetmiştir  ki;  herhangi  bir  meslek  olursa  olsun,  mutaassıbları  çoktur.
           Muaraza ettiğiniz takdirde, sizi müdafaa eden çok olur, diye onları iskât
           etmiştir.

                  Ü ç ü n c ü  V e c i h : Kur'an-ı Kerim sanki onlara istihzaen diyor
           ki:  "Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm,  bütün  insanlara  Nübüvvetini
           tasdik ettirmek için Allah'ından yardım istedi. Allah'ı da, Kur'anına Sikke-i
           İ’cazı  basarak  pek  çok  insanlara  tasdik  ettirdi.  Sizin  âlihelerinizden  bir
           faideniz varsa, siz de onları çağırınız; size yardım etsinler."
                             ِ
                  اوُلعفت۪ َ ل۪ناف : Yani "Tecrübeden sonra bakınız. Muarazaya kadir
                            ْ َ
                     َ ْ َ
                         ْ
           olmadığınız  takdirde,  acziniz  zahir  olur  ve  muarazayı  da  yapmış
           olmazsınız."
   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128