Page 124 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 124

126                                                                                                 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ


                 ۪او ۪ ُلعفت۪نَلو : Yani: "Mazide yapamadığınız gibi, bundan sonra da
                   َ ْ َ
                        ْ َ
          kat'iyyetle  yapamayacaksınız."  Binaenaleyh  "Bizim  mazide  yapamama-
          mız, istikbalde beşerin yapamamasını istilzam etmez." diye izhar ettikleri

          o  bahaneyi  de,  اوُل ۪ عف ۪ ت ۪نَل  ile  defetmiştir.  Ve  aynı  zamanda  üç  vecihle
                              َ َ ْ
                                ْ
          İ’caza işaret yapmıştır:

                 B i r i n c i  V e c i h : Gaibden haber vermiştir ve ihbar ettiği gibi
          de  muaraza  vaki'  olmamıştır.  Bakınız  milyonlarca  arabî  Kitab  vardır  ve
          bütün  müellifler,  dost  olsun  düşman  olsun,  Kur'anın  Üslûbunu  taklid
          etmeye fevkalâde müştak oldukları halde, hiç bir Müellif, hiçbir Kitabında
          Kur'an-ı  Kerim'in  Üslûbunu  taklid  etmeye  muvaffak  olamamıştır.  Sanki

                                                ِ
                                    ِ
                                            ِ
          Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, ۪صخ ۪ َّشلا۪ف۪رصحنم۪عون yani bir şahısta inhisar
                                              ٌ َ ْ ُ ٌ ْ َ
                                     ْ
          etmiş  bir  nevidir.  Binaenaleyh  Kur'an-ı  Kerim  ya  bütün  Kitabların
          altındadır -bu gülünç bir sözdür- veya bütün Kitabların fevkinde, fevk-al
          küll bir nâdiredir.

                 İ  k  i  n  c  i    V  e  c  i  h  :  Böyle  büyük  bir  Davada  ve  müşkil  bir
          makamda,  onların  asablarını  tahrik,  izzet-i  nefislerini  kırmak  suretiyle
          "yapamayacaksınız" diye kat'iyyetle verdiği hüküm; onun emin, mutmain,
          itimadlı olduğuna bir delildir.

                 Ü ç ü n c ü  V e c i h : Sanki Kur'an-ı Kerim diyor ki: "Sizler
          fesahatın ümerası ve herkesten ziyade fesahata muhtaç olduğunuz halde,
          muarazaya  kadir  olamadınız.  Beşer  de  Kur'anın  muarazasına  kadir
          olamaz."  Ve  keza  Kur'anın  neticesi  olan  İslâmiyete  bir  nazirenin
          yapılmasına  zaman-ı  mazi  kadir  olmadığı  gibi,  istikbal  zamanı  da  onun
          mislinden âciz kalacağına bir işarettir.

                               ِ
          ۪ني ۪  رف ِ  اَكلل ِ  ۪۪ت ۪ َّد ِ ۪ عُا۪ةراجحْلاو۪سانلا ۪اهدوقو  ۪ ۪۪  ۪۪ ا   تَّّل  ۪رانلا ۪۪ ۪اوقَّتاف yani: "Kâfir-
                                                       َ َّ
                                                              ُ َ
                                       َّ
                 ْ
                    ْ
                                           َ ُ ُ َ
                                  َ
                          ُ َ َ
          َ
                                     ُ
          lere  hazırlanan  bir  ateşten  sakınınız  ki;  odunu,  insanlar  ile  taşlardır."
                                      ِ
          اوق ۪ َّتاف  Cümlesi  اوُلعفت ۪ َ ل ۪نا  Cümlesine  ceza-üş  şart  olduğu  cihetle,
                            َ ْ َ
              َ ُ
                                     ْ
                                 ْ
          aralarında lüzumun bulunması lâzımdır. Halbuki muarazanın yapılmaması,
          ateşten sakınmayı istilzam etmez. Binaenaleyh ihtisar
   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129