Page 185 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 185

SEB’A SEMAVAT                                                                                                   187

           Kelâmlarda  mübalağa  yoktur.  Evet  binlerce  Hikmetler  için  yaratılan
           Zühal'in  herbir  Hikmetinde  binlerce  cihetler  ve  herbir  cihetinde
           binlerce  istifade  edenler  bulunduğu  halde,  "Hilkatinde  o  adamın
           istifadesi,  ille-i  gaiyeden  bir  cüz'  olarak  düşünülmüştür"  denilirse  ne
           manii var? Çünki ille-i gaiye, daima basit birşeyden ibaret değildir.

                  Altıncı Nokta: İmam-ı Ali'nin

                                                         ِ

                    ۪ بْ ۪ ْكَلاْا۪ل اع َ  ۪ ْلا۪ىوَطنا ۪ ۪ كيف    ۪و  ۪ ۪ ۪ ۪۪۪  ۪ يْغص ۪۪مر ۪ ج۪كنَا۪معزت۪ ۪ و
                                                                    َ
                                        َ ْ
                    ُ َ   ُ  َ    َ         َ    ٌ َ   ٌ ْ  َ َّ ُ ُ  َ ْ
           emrettiği gibi, insan küçük bir cisim ise de, büyük Âlemi içine alacak
           kadar  büyüktür.  Öyle  ise  cüz'î  istifadesi  küllî  olur,  öyle  ise  abesiyet
           yoktur.
                  İ k i n c i  M e s ' e l e :  ۪مث۪۪ hakkındadır.
                                          َّ ُ

                  Ey arkadaş! Bu Âyet, Arz'ın Semadan evvel yaratılmış olduğuna
                                   ِ
           delalet eder ve ۪اهي ۪ حد ۪۪ ۪ كلذ ۪۪دعب۪ضرَلاْا۪و۪۪Âyeti de Semavatın Arz'dan
                                 َ ٰ
                             ٰ َ
                                      َ َ َ ْ
                           َ
                                                 َ
                                       ْ
                                               ا
           evvel   halkedildiğine   dâlldir .   Ve    ۪هان ۪ قتفف۪ا قتر۪اتناَك ۪۪Âyeti  ise
                                                م
                                                     ْ َ َ َ
                                                 ُ َ
                                                            ْ َ َ َ
                                                َ
           ikisinin  bir  maddeden  beraber  halkedilmiş  ve  sonra  birbirinden
           ayırdedilmiş  olduklarını  gösteriyor.  Şeriatın  nakliyatına  nazaran,
           Cenab-ı Hak: bir cevhereyi, bir maddeyi yaratmıştır, sonra o maddeye
           Tecelli etmekle bir kısmını buhar, bir kısmını da mayi kılmıştır; sonra
           mayi  kısmı da, Tecellisiyle tekâsüf edip ۪دبز köpük  kesilmiştir; sonra
                                                    ْ َ َ
           Arz  veya  yedi  Küre-i  Arziyeyi  o  köpükten  halketmiştir.  Bu  itibarla
           herbir  arz  için  hava-i  nesimîden  bir  Sema  hasıl  olmuştur.  Sonra  o
           madde-i  buhariyeyi  bastetmekle  yedi  kat  Semavatı  tesviye  edip
           yıldızları  içine  zer'etmiştir  ve  o  yıldızlar  tohumuna  müştemil  olan
           Semavat in'ikad etmiş, Vücuda gelmiştir.

                  Hikmet-i cedidenin nazariyatı ise şu merkezdedir ki: Görmekte
           olduğumuz  manzume-i  şemsiye  ile  tabir  edilen  güneşle  ona  bağlı
           yıldızlar cemaatı, basit bir cevhere imiş; sonra bir nevi' buhara inkılab
           etmiştir; sonra o buhardan, mayi-i nârî hasıl olmuştur; sonra o mayi-i
           nârî bürudet ile tasallüb etmiş yani katılaşmış, sonra şiddet-i hareketiyle
           bazı  büyük  parçaları  fırlatmıştır.  O  parçalar  tekâsüf  ederek  seyyarat
           olmuşlardır ;   şu    Arz   da   onlardan   biridir.   Bu   izahata   tevfikan ,
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190