Page 194 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 194

ِ
                                                         ِ
                                      ِ
                           ِ
             ۪او ۪ ُلاق  ۪ ۪ ۪    َ     َ  ۪ضرَلا ۪ ْا۪ف ۪۪ ۪لعاج  ۪ ۪ ۪۪     ِ  ِ  ۪ َك ۪ ة ۪۪ ۪ ۪   نا  ِ َّٓ ۪ئٰلمْلل  ۪۪ ۪ ۪۪  ۪ كبر ۪۪ َ۪لاق  ۪ ۪۪  ۪ ذا۪و
                                  ِ
                   ۪ ةفيلخ
                                                                      َ
                                     ٌ
                َ َّٓ
                                         َ
                            ْ
                                                       َ
                                                              َ ُّ َ
                                                                         ْ َ
           ِ
                                     ِ
                                            ِ
                                                           ِ
               ِ
           ۪ َكدمحب ۪۪۪ح ۪ ب ُ نْ۪۪۪ن ۪حن ۪و ۪۪۪۪ ۪ ءآَّمدلا ۪۪۪كف ۪يَ۪و ۪۪۪ اهيف    ۪۪ ۪۪دسفي۪۪۪نم ۪۪ اهيف    ۪ ۪ لعجتَا
                    ِ
                                                                             َ
                                           ُ
                                                                 ْ َ
                                                         ُ ْ ُ
             ْ َ
                                                                     َ
                                                                          ُ َ ْ
                                                    َ
                                  َ َ
                              َ ْ َ ُ
                     َ ُ
                                              ْ َ َ

                                            ِ
                                                            ِ
                     ۪  ۪نومَلعت۪ ۪ َلا ام۪۪۪ ۪ مَلعَا ۪ َّ۪ٓ   ِ نا َ۪۪۪لاق۪۪۪كَل ۪۪۪سد ۪ قن۪و
                             َ
                                                  َ
                                                     َ
                                                             َ ُ َ
                                     ُ ْ
                                                          ُ
                        َ ُ ْ
                                  َ



                 Yani:  Düşün  o  zamanı  ki,  Rabb'in  Melaikeye  hitaben:  "Ben
          yerde  bir  Halifeyi  yaratacağım!"  dedi.  Melaike  de:  "Yerde  fesad
          yapacak,  kan  dökecek  kimseleri  mi  yaratacaksın!  Halbuki  biz,
          hamdinle  seni  tesbih  ve  takdis  ediyoruz."  dediler.  Rabb'inde:  "Sizin
          bilmediğinizi ben biliyorum!" diye onlara cevab verdi.

                 Arkadaş ! Melaikenin Vücudunu tasdik ve kabul etmek İmanın
          Rükünlerinden  biridir.  Birkaç  makamda  bu  Rüknü  isbat  ve  izah
          edeceğiz.

                 Birinci Makam: Arz'ın ecram-ı ulviyeye nisbeten pek küçük ve
          süflî  olduğu  halde  canlı  mahlukatla  dolu  olduğunu  görüp  Âlemin  de
          Nizam ve İntizamına dikkat eden insan, ecram-ı ulviyenin de o yüksek
          burçlarında, Hayatlı sâkinleri olduğuna kat'î bir şekilde hükmeder.

                 Evet o burçlarda Melaikenin Vücudunu kabul etmeyen adamın
          meseli  şöyle  bir  adamın  meseline  benzer:  O  adam,  büyük  bir  şehre
          giderken, şehrin bir kenarında pek küçük bir binaya tesadüf eder. Bakar
          ki insanlarla doludur. Ve arsalarına bakar ki, canlı mahlukatla dolu. Ve
          gıdalarına bakar ki; nebatat, balık vesaire gibi Hayat şartları yerindedir.
          Sonra  bakar  ki;  pek  uzakta  milyonlarca  apartmanlar,  köşkler  var.
          Aralarında,  uzun  uzun  meydanlar,  tenezzühgâhlar  bulunur.  Fakat  o
          küçük  binadaki  insanların  Hayat  şartları,  o  büyük  binalarda  bulun-
          madığından;  o  yüksek,  müzeyyen  sarayları,  sâkinlerden  boş,  hâlî
          olduğunu itikad eder.

                 Melaikenin Vücudunu tasdik eden adamın meseli ise şöyle bir
          şahsın  meseli  gibidir:  O  adam,  o  küçük  hanenin  insanlar  ile  dolu
          olduğunu görür görmez, bilâ-tereddüd o yüksek kasırların da Hayat yeri
          ve onlarda
   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199