Page 197 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 197

HALİFELİK SIRRI                                                                                                 199

           edemez,  affolur.  Ve  Cenab-ı  Hak  onun  İbadetine  muhtaç  değildir.
           Ancak Allâm-ül Guyub'un İlmindeki bir Hikmet içindir.
                   Cümlelerin arasındaki irtibata geldik:

                                                 ِ
                   ِ  ۪ و ۪ ۪ ۪ ذا  : Bu Kelime,  ۪لع ۪۪ء َ شَِ۪لُكب۪وهو۪Cümlesine atıftır. Halbuki
                                   ۪
                                   م
                                     ي

                    َ ْ
                                   ٌ
                                       َ
                                                  َ ُ َ
                                           ْ
                                                                ِ
                                                 ِ
           aralarında  münasebet  olmadığı  gibi  ۪ذا  ,  diğer  bir  ۪ذا  i  iktiza  eder.
                                                ْ
                                                               ْ
           Binaenaleyh böyle bir takdire lüzum vardır:
                                              ِ
                                                                              ِ
            ۪كبر ۪ ۪ َلاق  ِ  ۪۪ ۪ و ۪ ۪ ذا ۪  ۪امَظتن ُ ْ  ۪ ۪ م  ۪قَلخ  ۪ ۪ ام ۪  ۪ قَلخ  ۪ ذا ۪    ilââhir..  Bu  takdirde, ikinci ۪ذا
                                             ْ َ
                                 َ َ
                           َ ْ َ
                            َ
                                                                             ْ
            َ ُّ َ
                                        َ َ
           birincisine atf olur ve her iki cümle arasında da münasebet bulunur.
                                              ِ
                                        ِ
                                    ِ
                             ِ
                    ۪۪ ۪۪ ۪۪    َ     ۪ خ ۪ ل َ  ۪۪ضرَلاْا۪ف۪لعاج ۪۪ ۪  نا۪: Cenab-ı Hak müşavere yolunu
                     ۪ ةفي

                                      ٌ
                                          َ
                              ْ
           öğretmek ile beşerin Hilafetindeki Hikmetin Sırrını Melaikeye istifsar
           ettirmek  üzere  bu  Cümleyi  söyledi.  Sâmiin  zihni,  üç  noktayı  nazara
           alarak  harekete  geçti:  1-  Melaike  ne  dediler?  2-  Taaccüble  Hikmeti
           sordular.  3-  Cinlere  Halife  olmakla  beraber,  beşerde  de  kuvve-i
           gazabiye    ve    şeheviye    halkedilmiştir.    Bunlar,    cinlerden     daha
           ziyade       fesad           yapacaklardır.           İşte              Kur'an-ı Kerim
              ِ
                    ِ
                                ِ
                                                   ۪ وُلاق۪cümlesiyle  o üç noktaya
                                  ْ ُ
            ۪ ء آَّمدلا ۪كفيَ۪و ۪۪ اهيف ۪دس ۪ في۪ن  ۪۪ ۪ م  اهيف    ۪لعج َ َ ْ  ا ۪ تَا  َّٓ َ
                  ُ
                                             ُ
                           َ َ
                     ْ َ
                                         َ َ ُ ْ
             َ
           َ
           işaret etmiştir. Melaikenin sual-i taaccüb ve istifsarları bittikten sonra,
           sâmi',    Cenab-ı Hak'tan   verilecek  cevabı  beklerken   Kur'an-ı Kerim
           ۪ ۪ نومَلعت ۪ ۪ َلاام ۪مَلعَا َّٓ   ۪ ۪  ِ  ۪   نا  ۪ َلاق ۪۪Cümlesiyle  cevab vermiştir. Yani "Eşya ve
                 َ
                                   َ
                      َ
           َ ُ ْ
                        ُ ْ
           Ahkâm, sizin malûmatınıza münhasır değildir. Adem-i ilminiz, onların
           vücuda  gelmeyeceklerine  sebeb  olamaz.  Benim,  beşerin  Hilkati
           hakkında  bir  hikmetim  vardır;  o  hikmetin  hatırası  için,  fesadlarını
           nazara almam." ferman etmiştir.

                   Cümlelerin heyet ve nüktelerine geldik:
                  ۪ ك ُّ َ َ  ۪ بر َ۪لاق  ۪ ذ ۪۪ ْ َ  ِ ۪ ا ۪و  ilââhir...:  Atfı  ifade  eden  bu  و,  münasebet-i
                               َ
                                                ِ
           atfiyenin  iktizasına  binaen ۪كبرَ۪لاق۪ذا۪و۪ ilââhir  Cümlesine  ma'tufun
                                      َ ُّ َ
                                             َ ْ َ
                                                        ِ
                               ا
                                م
                                  ۪
           aleyh  olmak  üzere  َظتنم  ۪۪ ۪قَلخ ۪۪ ام ۪۪ ۪ قَلخ ۪۪ ۪ ذا  Cümlesinin  takdirine
                                                       ْ َ
                                   َ ْ ُ  َ َ     َ َ
           işarettir.
   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202