Page 196 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 196
.198 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
ki; bir cüz'ün sübutuyla, küll sabit olur; bir ferdin Vücuduyla, nev'
tahakkuk eder. Zira inkâr eden küllünü inkâr eder. Binaenaleyh Zaman-ı
Âdem'den şimdiye kadar bütün Din adamları her asırda icma' ve ittifakla
Melaikenin Vücuduna ve aralarında muhaverenin sübutuna ve
müşahedelerinin tahakkukuna ve onlardan edilen Rivayetlerin nakline
hükmettikleri halde Melaikenin hiçbirisinin insanlara görünmediği veya
Vücudları hissedilmediği elbette muhaldir. Kezalik beşerin akaidine
karışıp hiçbir zamanda, hiçbir inkılabda itirazlara maruz kalmayarak
devam eden Melaike İtikadının bir Hakikata, bir asla dayanmaması ve
Mebadi-i Zaruriyeden tevellüd etmemesi muhaldir. Her halde beşerin bu
umumî İtikadı, mebadi-i zaruriyeden neş'et eden ve müşahedat
vakıalarından hasıl olan ve muhtelif emarelerden tevellüd eden hadsî bir
hükmün neticesidir. Evet bu İtikad-ı Umumînin sebebi; kat'î bir surette
manevî bir tevatür kuvvetini veren, pek çok defalar vukua gelen
Melaikenin müşahedelerinden hasıl olan zarurî ve kat'î delil ve
emarelerdir. Çünki Melaike mes'elesi, beşerin malûmat-ı yakîniye-
sindendir. Eğer bunda şübhe olursa, beşerin yakîniyatında emniyet kalmaz.
Hülâsa: Ruhanîlerden bir ferdin bir zamanda Vücudu tahakkuk
etse, bu nev'in Vücudu tahakkuk eder. Nev'in Vücudu tahakkuk etse,
herhalde Şeriatın beyan ettiği gibi olacaktır.
Bu Âyetin, sâbık Âyetle dört vecihle irtibatı vardır:
B i r i n c i V e c i h : Bu Âyetler, beşere verilen büyük Nimetleri
ta'dad ediyor. Birinci Âyetle en büyük Nimete işaret edilmiştir ki; beşer,
Hilkatın neticesidir ve Arz'ın müştemilâtı ona teshir edilmiştir, istediği gibi
tasarruf eder. Bu Âyet ile de, beşerin Arz'a Hâkim ve Halife kılınmış
olduğuna işaret edilmiştir.
İ k i n c i V e c i h : ...............................................................
Ü ç ü n c ü V e c i h : Evvelki Âyetle, canlı mahlukatın meskenleri
olan Arz ve Semavata işaret edilmiştir. Bu Âyet ile de, o meskenlerin
sâkinleri olan beşer ve Melaikeye işaret edilmiştir. Ve keza o Âyet,
Hilkatın silsilesine; bu Âyet ise, zevi-l ervahın silsilesine işaret etmişlerdir.
D ö r d ü n c ü V e c i h : Evvelki Âyette Hilkatten maksad beşer
olduğu ve Hâlık'ın yanında beşerin bir mevki sahibi bulunduğu tasrih
edildiğinde sâmiin zihnine geldi ki: "Bu kadar fesad, şürur ve kötülüğü
yapan beşere bu kadar kıymet neden verildi? Cenab-ı Hakk'a İbadet ve
Takdis için şu fesadcı beşerin Vücuduna Hikmetin iktizası ve rızası var
mıdır?" Sâmiin bu vesvesesini def' için şöyle bir işarette bulundu ki:
Beşerin o şürur ve fesadları, onda vedîa bırakılan Sırra mukabele