Page 51 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 51
DELÂİL-İ HAŞR 53
Kasd ve İradeden doğan bir Nizam-ı Ekmel vardır. Hilkat ve
yaratılışta tam bir Hikmet hükümfermadır. Âlemde abes yok. Fıtratta israf
yok. Bu şahidleri tezkiye eden, istikra-i tamdır ki; her fen, mevzuu
bulunduğu nev'in nizamına bir şahid-i âdildir. Ve keza yevm ve sene
vesaire gibi her nev'de, nev'î bir Kıyamet-i Mükerrere vardır. Ve keza
beşerdeki istidad, Kıyamete bir remizdir. Ve keza beşerin gayr-ı mütenahî
meyil ve emelleri, Kıyameti ister. Ve keza Sâni'-i Hakîm'in Rahmet
Hazinesinin mahall-i sarfı, ancak Kıyamet ve Haşirdir. Ve keza Sıdk ve
Emanetle maruf Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, sarahaten ilân
ediyor. Ve keza Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan
۪ ۞
ِ
ِ
۪ بر۪ام۪و
۪ دي بعْلل ۪ م ۪ َّلَظب۪ك ُّ َ َ َ اراوْطَا۪مُكقَلخ۪ ۪ دق ۪و
َ ْ َ
ْ َ َ
َ
َ
َ
Âyetleriyle ve bu Âyetlerin emsaliyle Haşrin vukuunu kat'iyyetle isbat
ediyor. İşte tam ona baliğ olan şahidler, Saadet-i Ebediyenin anahtarı olup,
o Cennet'in kapılarını açarlar.
B i r i n c i B ü r h a n: Evet Kâinat Saadet-i Ebediyeyi intac
etmese, Akılları hayrette bırakan, Kâinatta görünen en bâriz, en
mükemmel şu Nizam, aldatıcı zaîf bir Suretten ibaret kalır. Ve bütün
maneviyat ve alâkalar, rabıtalar ve nisbetler hep heba olur. Öyle ise o
Nizamın Nizam olması, ancak ve ancak Saadet-i Ebediyeyi intac etmekle
olur. Yani o Nizamdaki maneviyat ve nükteler, ancak Âlem-i Âhirette
sünbüllenecektir. Yoksa bütün maneviyat söner, rabıtalar kesilir, nisbetler
darmadağınık olur, Nizam da berheva olur. Halbuki o Nizamda bulunan
kuvvet, bütün kuvvetiyle o nizamın berheva edilmeyeceğini ilân ediyor.
İ k i n c i B ü r h a n: Herbir nev'de, herbir ferdde Hikmetlere,
maslahatlara riayet eden ve İnayet-i Ezeliyenin timsali olan Hikmet-i
Tâmme, Saadet-i Ebediyenin gelmesini tebşir ediyor. Çünki aksi halde,
bedahetle ikrar ve tasdik ettiğimiz şu Hikmetleri ve faideleri inkâr
etmemiz lâzımgelir. Çünki o faidelerin, o Hikmetlerin, o maslahatların
herbirisi zıddına inkılab ederler. Bu hal ise, safsatadır.
Ü ç ü n c ü B ü r h a n: İkinci bürhanı Tefsir eder. Fennin de
şehadet ettiği gibi Sâni'-i Hakîm her şeyde en kısa yolu, en yakın ciheti, en
güzel ve en hafif Sureti ihtiyar etmiştir. Bu ihtiyar, Kâinatta abesiyetin
bulunmadığına delalet eder. Bu ise ciddiyete delalet eder. Ciddiyet ise,
Saadet-i Ebediyenin gelmesiyle olur; yoksa bu varlık adem sayılır ve
herşey abesiyete tahavvül eder. Halbuki abes ve israf gibi bâtıldan pâk ve
ِ
münezzeh olduğunu şu ۪لطاب ۪۪ ۪ اَذه ۪۪ ۪ ۪ تقَلخ َ ۪ ۪ ام ۪ ۪۪كناحبس ۪۪Kelâmıyla
َ ْ َ
ٰ
َ
َ َ َ ْ ُ