Page 56 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 56

58                                                                                                   İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          ona  işarettir.  Fakat  tahkike  göre,  nebatatın  tohumları  gibi  "Acb-üz
          Zeneb" tabir edilen bir kısım zerreler, insanın tohumu hükmünde olup,
          Haşirde o zerreler üzerine beden-i insanî neşv ü nema ile teşekkül eder.

                 İkinci Âyetle işaret edilen delil-i adlî ise: Evet görüyoruz ki;
          alelekser  gaddar,  fâcir  zalimler  lezzetler,  Nimetler  içinde  pek  rahat
          yaşıyorlar.  Yine  görüyoruz  ki;  masum,  mütedeyyin,  fakir  mazlumlar
          zahmetler, zilletler, tahkirler, tahakkümler altında can veriyorlar. Sonra
          ölüm  gelir,  ikisini  de  götürür.  Bu  vaziyetten  bir  zulüm  kokusu  gelir.
          Halbuki Kâinatın şehadetiyle, Adalet ve Hikmet-i İlahiye zulümden pâk
          ve münezzehtirler. Öyle ise, Adalet-i İlahiyenin tam manasıyla Tecelli
          etmesi için Haşre ve Mahkeme-i Kübraya lüzum vardır ki; biri cezasını,
          diğeri mükâfatını görsün.
                             ِ
                     ِ
                                ِ
                                    ِ
                  ۪نونقوي۪مه۪ةرخلاْاب۪و۪: Bu  Cümledeki  Kelimelerin  arasında
                                 ۤ
                 َ ُ
                        ُ ْ ُ َ
                                      َ
          bulunan Nazm ve Nizam:
                 1- Bu  Cümlenin  mâkabliyle  bağlanmasını  ifade   eden  و       bu
          Rükn-ü  İmaniyenin  burada  sarahaten  zikredilmesi  için  âmm  olarak
          zikredilen evvelki Cümleden bu Cümlenin tahsis lüzumuna binaen atf
          yapılmıştır.
                                                 ِ  ِ
                                                        ِ
                 2-  Takdimiyle hasrı ifade eden  ۪ةرخۤلاْاب۪ Kelimesi,  bazı  Ehl-i
                                                  َ
          Kitab'ın  İman  ettikleri  Âhiret  hakikî  bir  Âhiret  olmadığına  ta'rizdir.
                                             َّٓ ِ
          Çünki    onların    ۪ةدودعم  ۪۪ ۪  ۪ا مايَا ۪۪ َّ۪لاا ۪۪رانلا  ۪۪ ۪  انسمت ۪ ۪نَل۪۪۪Âyet-i
                                                           َ َّ َ َ
                                         َّ
                                                    َّ
                             َ ُ ْ َ
                                                                   ْ
                                                  ُ
          Kerimesinin hikâye ettiği gibi: "Cehennem ateşi, bizi daima yakacak
          değil ya! Ancak birkaç gün yakacaktır." gibi sözleriyle ve bir cihette
          lezaiz-i  cismaniyeyi  nefy  ve  inkâr  ettiklerinden  anlaşıldığına  göre,
          bildikleri Âhiret, mecazî bir Âhiret imiş.
                 3- Malûm ve  ma'hud  olan şeye işaret için vaz'edilen  ۪لَا۪ edatı,
                                                                      ْ
          bütün Kütüb-ü Semaviyenin Lisanlarında deveran eden ma'hud Âhirete
          işarettir.  Veyahut  mezkûr  delail-i  fıtriye  ile  Akılların  gözleri  önünde
          hazır olan ve Âhiret ile anılan Hakikata işarettir.

                 4-  Mukadder  bulunan  neş'enin  Sıfatına  Âhiret  tabiri,  zihinleri
          Neş'e-i
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61