Page 61 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 61

DELÂİL-İ HAŞR                                                                                                      63

                  Mübteda  ile  haber  arasında bulunan ۪مه۪zamiri, mübtedayı çok
                                                      ْ ُ
           haberlere  mübteda  yapar.  Ve  bu  gibi  haberlerin  tayinini  de  hayale
           havale  eder.  Yani  haberlerin  mahdud  ve  muayyen  olmadığını  hayale
           arzetmekle;  hayali,  münasib  haberleri  taharri  etmeye  teşvik  eder.
           Nasılki Zeyd'i ele almakla "Zeyd âlimdir, Zeyd fâzıldır, Zeyd güzeldir."
           gibi    Zeyd'in    Sıfatlarından    çok   hükümleri   dizebilirsin.   Kezalik
             ِ َّٓ
                                   ۪
            ۪كئٰلوُا den  sonra  gelen  ۪مه۪zamiri  hayali harekete getirmekle "Onlar
           َ
                                    ْ ُ
           ateşten kurtulurlar." "Onlar Cennet'e girerler." "Onlar Rü'yete mazhar
           olurlar..."  ve  daha  bu  gibi  Sıfatlarına  münasib  çok  hükümleri  ve
           cümleleri hayale yaptırır.

                                             ِ
                  D ö r d ü n c ü s ü: ۪نوحلفمْلَا۪Kelimesindeki لا۪, Hakikatı
                                              ْ
                                               ُ
                                        َ ُ
           tasvire  işarettir.  Sanki  lisan-ı  haliyle  diyor  ki:  "Eğer  müflihlerin
                                          ِ َّٓ
           Hakikatını görmek istersen,   ۪كئٰلوُا  nin âyinesine bak, sana temessül
                                        َ
           edecektir."  Yahut  onların  tayin  ve  temyizlerine  işarettir.  Sanki  diyor:

                                                     ِ َّٓ
           "Ehl-i  felâh  olanları  tanımak  istersen,  ۪كئٰلوُا  ye  bak.  İçindedirler."
                                                   َ
           Veya hükmün zahir ve bedihî olduğuna işarettir.

                  B  e  ş  i  n  c  i  s  i:  Felâh  ve  necat  yollarını  tayin  etmeyen

               ِ
           ۪ نوحلفمْلَا۪ Kelimesindeki ıtlak, tamim içindir. Şöyle ki:
                 ْ
                  ُ
           َ ُ
                  Kur'ana muhatab olan, matlubları ve istekleri muhtelif pek çok
           tabakalardır ki; bir kısmı,  ateşten necat  istiyorlar;  bir kısmı,  Cennet'e
           girmek istiyorlar; bir kısmı, Rü'yete mazhar olmak istiyorlar. Ve bunlar

                                                                        ِ
                                                                   ۪ نو
           gibi o tabakaların pek çok dilekleri vardır. Kur'an-ı Kerim   ۪حلف ۪ مْلَا۪
                                                                         ْ
                                                                      ُ َ
                                                                          ُ
           Kelimesini âmm ve mutlak bırakmıştır ki, herkes istediğini takib etsin.
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66