Page 63 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 63

MAHİYET-İ KÜFÜR                                                                                                65

                                ِ

                                      ن
                                      ۪
                                        ي
           pek  çok  yerlerinde ۪نا   ile  ۪ذَّلَا  yi  mükerreren  zikretmiştir.  Tahkiki
                               َّ
                                      َ
                       ِ                                     ِ
           ifade eden ۪نا  deki  nükte şöyle tasvir edilebilir ki: ۪نا herhangi bir cüm-
                     َّ
                                                            َّ
           lede  bulunursa,  o  cümlenin  damını  deler,  Hakikate  nüfuz  eder.  Ve  o
           davayı veya hükmü aşağıya indirir, Hakikate yapıştırmakla, o hükmün
           hayalî  veya  zannî veya mevzu veya hurafe hükümlerden olmadığını ve
                                                                           ِ
           ancak   Hakaik-i Sabiteden   olduğunu  isbat  eder.  Bu  Cümlede ۪نا nin
                                                                          َّ
           hususî  nüktesi:  Bu  Âyetin  muhatabı  olan  Hazret-i  Muhammed'de
           (A.S.M.) şek ve inkâr bulunmadığı halde şek ve inkârı ref'etmek
                         ِ
           şe'ninde olan ۪نا ile karşılanması, onların İman etmesi için Peygamber'in
                       َّ
           (A.S.M.) şiddet-i hırsına işarettir.
                  ۪ ني    ۪ َّلَا ۪ ذ   Kelimesi  ise,  göze  görünmezden  evvel  Akla  görünen
                  َ

           garib  ve  yeni  Hakikatlara  bir  vasıta-i  işarettir.  Bunun  içindir  ki,
           Hakikatları tebdil ve tecdid eden inkılabları tasvir için kullanılan işaret

                                              ي
                                            ۪
                                            ن
           ve vasıtalardan en çok kullanılan,   ۪ذَّلَا ve emsalidir.
                                            َ
                  Kur'anın  Tecellisiyle  çok  nev'ler  silindi,  Hakikatlar  yıkıldı.
           Onlara bedel, yeni yeni nevi'ler, Hakikatlar teşekkül etti. Evet zaman-ı
           cahiliyete  bak!  O  zamanda  bütün  nevi'ler  millî  rabıtalar  üzerine
           teşekkül ettiği gibi, içtimaî Hakikatlar da taassub-u kavmî üzerine bina
           edilmişti. Kur'anın Tecellisiyle o rabıtalar kesildi, o Hakikatlar tahrib
           edildi. Onlara bedel, Dinî Rabıtalar üzerine yeni nevi'ler ve Hakikatlar
           ihdas  edildi.  Evet  Şems-i  Kur'anın  tulûu  ile,  bazı  Kalbler  Onun
           ziyasıyla tenevvür etti. Ve Mü’minlerin nev'ini temyiz ve tayin eden bir
           Hakikat-ı  Nuraniye  meydana  geldi.  Kezalik  o  keskin  ziya  karşısında,
           mezbeleye  benzeyen  bazı  pis  Kalbler  de  yanıp  kömür  oldular.  Ve  o
           kâfirlerin  nev'ini  ilân  eden  zehirli  bir  hakikat -ı küfriye husule geldi.

           İşte bu hakikat -ı küfriyeye işaret için  ۪ نيذَّلَا zikredilmiştir.
                                                َ

                  Maahaza her iki ۪نيذَّلَا arasında tam bir münasebet vardır. Çünki
                                  َ
           herbirisi birbirine zıd olan bir Hakikata işarettir.
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68