Page 35 - Naklen Öyküler
P. 35
nen bir canlı gibi hissetmişken, yalnız olmadığımı görüp canlanmayı
ummam mı? Her neyse… Saunadan çıkıp jakuziye yerleşirken onu
takip ettim. Suyun içinde, tam karşısına oturdum. Elindeki kitabın
adını böylece görebildim. Dünya yansa umurunda değildi; kitabın
dünyasında güvendeymiş gibi…
Oturduğum yerde, bel bölgeme denk gelen su hareketleri bir
güzel masaj yapıyordu. Etrafımızda yayılarak çoğalan su fokurtula-
rının sesi, kendi dışında hiçbir sese duyulabilme olanağı tanımıyor-
du. Bir uğultu vardı; dışarda mı beynimde mi ayırt edemiyordum.
Sular, sanki kaynıyordu. Aslında benim kanım kaynıyordu. Bir yo-
lunu bulup sohbeti başlatmak için can atıyordum. Az önce kıskanma
ve imrenme arasında gidip gelen duygularım, ilgi duymaya sabit-
lenmişti. İçimde bir merak dalgası yükseliyordu. Onun kim olduğu-
nu kısa süre içinde öğrenmeliydim. Kalkıp gittikten sonra yakalama
şansım olmazdı. Soyunma odalarımız farklı olduğuna ve dışarıda
gitmek için onu bekleyen ya da almaya gelen biri olup olmadığı-
nı bilmediğime göre elimi çabuk tutmalıydım. Gözlerimi doğrudan
dikemesem de karşımda oluşunun sağladığı kolaylıkla ara ara onu
inceleyebiliyordum. Çevresindeki su köpükleri, kitabını tutarken kı-
vırdığı dirseklerine dek çıkıyordu. Bunun için epeyce dik oturmuş-
tu. Yine de kitabın sayfaları ıslanıyordu. Bunu dert ediyormuş gibi
görünmüyordu. Düşündüm; ıslananlar bir şekilde kuruduğuna göre
neden dert etsin?
Açılır kapanır kapı açıldıkça parfümünün kokusu bana dek
ulaşıyordu. Hafif, çiçek parfümlerinden biriydi. Kapının bir sonraki
açılışında o taraftan esen havayı burnumdan derince içime çektim.
Birden tüylerim diken diken oldu; koku Miracle’dı. Baskın manolya
ve yasemin kokusunun yanında zencefil de buradayım diyordu. Çok
hoş bir sürpriz olmuştu; mucize kavlinden… Koku bellek hücrele-
rim işini yapmış, o ânı mühürlemişti. Bir kez daha…
Ben kokusuyla oyalanırken bir de baktım ki o hareketlenmiş.
35