Page 36 - Naklen Öyküler
P. 36
Ayağa kalkıp bonesini çıkardığında uzun sarı saçları omuzların-
dan aşağı döküldü. Bir elinde kitabını, diğerinde bonesini tutarak
havlusunun asılı olduğu yere yürürken telaşla arkasından yetiştim.
“Affedersiniz,” dedim, “bunu söylemezsem kendimi asla affetme-
yeceğim.” Durdu, şaşkın bir bakışla, ama yumuşak bir sevecenliği
yüzüne yerleştirerek “Sizi dinliyorum,” dedi, “af dilemek ve bağış-
layamamakla bu denli ilintili bir konu neymiş merak ettim doğrusu.”
Diyaloğa açık olmasından cesaret alarak sürdürdüm:
-O kadar uzun süredir saunada kitap okumak isteyip de cesa-
ret edemiyorum ki bugün sizi öyle görünce ne düşüneceğimi bile-
medim.
- Gözünüzde büyütmeyin derim, deniz kıyısı veya havuz ke-
narında hep okurum da kitabımı bugün ilk kez saunaya soktum.
-İşte, ben onu yapamadım. Üstelik bir an için fikrimin çalın-
dığını düşünsem bile, bunu daha önce kimseye açmadığım için öyle
bir olasılık olmadığını fark ettim ve sonrasında hemen sizi içimden
kutlamaya geçtim. Saçmalıyorum, affedersiniz.
-Bu kadar çok af diler misiniz her zaman?
-Anlamadım?
-Sürekli öyle söylüyorsunuz ya, dikkatimi çekti. Ben, yaptığı-
nızda bir yanlış ya da kabalık görmüyorum. Hatta içimdeki ‘orada
kitap okumak nasıl karşılanır’ kaygısını ortadan kaldırdığınız için
teşekkür bile borçlu olabilirim. İyi ki aklınızdan geçenleri kendinize
saklamadınız.
-İçime su serptiniz.
Rahatlamakla rahatlayamamak arasındaydım. Konuşma bu-
rada sonlanırsa onu bir daha görememekten ölesiye korkuyor, bu
abartılı duyguya anlam veremiyordum. Neyse ki o da devam etme
36