Page 37 - Naklen Öyküler
P. 37
niyetindeymiş. Açık sözlülükle bunu söylemesi hoşuma gitti:
-Öte yandan, benzer fikre sahipsek belki başka benzer yanla-
rımız da olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Bir insanı, nesli tü-
kenen canlılardan olmadığına ikna edecek olan, benzerlerine rastla-
masıymış. Sohbete devam etmek için suya geri dönelim diyeceğim,
ama ellerim başta olmak üzere bütün derim buruş buruş oldu.
-Havuza geldiğim saati ilk kez bugün değiştirdim. Son anda
çıkan bir iş nedeniyle erkene çekmek zorunda kaldım. Bir günü bile
atlamayı istemiyorum. Çünkü kendim için yaptığım en önemli şey,
yüzme havuzuna gelmek. Bir gün bile aksatırsam bu zevkin haya-
tımdan çıkıp gitmesinden korkuyorum. Kendimle baş başa kaldığım
bu anları yitireceğimden…
-Affedersiniz, ama ıslak mayoyla ben biraz üşüyorum.
Sonra kendi kendine güldü. “Bağışlanmayı dilemek bulaşıcıy-
mış demek,” diyerek gülüşünün nedenini açıkladı. Birlikte de gül-
dük. Sonra konuşmaya noktayı, belki de virgülü, o koydu:
-Zamanım var, sizin de varsa, hazırlandıktan sonra dışardaki
kafeteryada sıcak bir şeyler içerek ısınırken bu konuya devam ede-
biliriz.
Onu gözlemeye başladığım andaki duyguların çok ötesindey-
dim; dünyalar benim olmuştu. Durup düşünecek, bana ne olduğu-
nu anlamaya çalışacak durumda değildim. Hızla hazırlanmalı, onu
bekletmektense benim bekleyeceğim bir zamanlamayla, rahatça
söyleşebileceğimiz kuytu bir masaya yerleşmeliydim. O kadar uzun
beklemek zorunda kalacağımı bilsem acele etmezdim. Daha önce
hiçbir kadınla birlikte yüzme havuzuna gelmediğim için, hele de her
zaman yalnız geldiğimden, kendi hazırlanma ritmimden başkasına
aşina değilim. Suyun altına hızlıca girip çıktıktan sonra yalap şalap
kurulanıp üzerime giysilerimi giyer, çorabımı giymeden önce ayak-
37