Page 59 - Naklen Öyküler
P. 59

anlamaya çalışarak hem de içimdeki duyguya ayna bulmak için…
             Tam o sırada biraz uzaktaki bir limon ağacının altında, çömelmiş bir
             delikanlı gördüm. Aynı yaşlarda olduğumuzu tahmin ettim. Hastane

             bahçesine kim limon ağacı diker, diye düşündüm. Belki o ağaç bah-
             çenin gerçek sahiplerinden biridir ve her nasılsa dünyasının yıkılıp
             gittiğini görecek kadar uzun zaman dayanabilmiştir. Ağaç yalnız-
             dı, adam da yalnız… Bu duygularına, birbirlerine dokunmadan sa-

             hip çıkıyor gibiydiler. Birbirlerini umursamadan... Belki hiçbir şeyi
             umursamadan… Öyle koyu yalnızlıkların en özgürleştiren duygusu
             budur. Artık dünya yansa ne gam, dedirten... Onları anlamamı sağ-
             layan, yalnızca babamı ne hâlde getireceklerinin bilmemenin yarat-

             tığı belirsizliği olamazdı. Belki de tutunacak bir dalımın kalmaması,
             giderayak tutunduğum dalın beni kısacık süre tutup sonra da bütün
             umutlarımla birlikte çatırdayarak kırılmasıydı. Görkem’in bir daha
             gelmemek üzere yaşamımdan çıktığını hissediyordum. Amaçsızca

             kendimi hayatın akışına bırakmaktan başka çaremin olmadığını da…

                    Ben  bunları  düşünürken  birkaç  siren  sesi  tarafından  bölün-
             müştüm. Ambulansların hızla açılan arka kapısından indirilen her

             sedyeye kaygılı gözlerle bakıp getirilenin babam olmadığını görün-
             ce tuhaf bir rahatlama hissetmiştim. Durumla yüzleşmek için acelem
             yoktu. Ruhum hazır değildi. İnsan neye hazırlanacağını bilmeyince
             iyice ortada kalıyor. Kaç ambulans geldi, hastaneden koşarak gelen

             görevlilerin de ucundan tutmasıyla kaç tekerlekli sedye açılır ka-
             panır kapıdan girip kayboldu, bilmiyorum. Arkalarından bakarken
             içinde boğuştuğum düşünce ve duygulara geri dönüp kaldığım yer-
             den devam ettim. Ta ki getirilen hasta, babam oluncaya dek…


                     Arkasından acil servise doğru sürüklenişim bütünüyle bilinç
             dışıydı. Tülay ve babası da yanımdaydılar. Görevliler bizi babamla
             birlikte acilin ‘müdahale odası’ yazan kısmına girecekken durdur-

             dular. Burada bekleyin, dedi beyaz önlüklü bir kadın. Kolunu uza-
             tıp bizi durdurduğu yerde kaldık. Kıpırdamadan duruyorduk. Neden
             sonra kenara çekilmek aklımıza geldi. Bekliyordum. İçimde çılgın

                                                                                      59
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64