Page 60 - Naklen Öyküler
P. 60

bir telaş…  Hem kaygı hem merak; bu iki duyguyu aynı anda ve aynı
             şiddette hissediyordum. Biri içeriden çıksın ve bana bilgi versin, diye
             içim içimi yiyordu. O bilginin dünyamı alt üst edecek bir haber olma

             olasılığı umurumda değildi. Bir an önce öğrenmek için huzursuz-
             lanıyordum. Az önceki doktor dışarı çıkınca yine bilinç dışı olarak
             onun yanına gittim. “Faruk Saygın’ın kızıyım, az önce içeri alınan
             hastanın. Durumunu öğrenebilir miyim?” derken sesim bana yaban-

             cıydı. Sevecen bir bakışla yüzümü inceledi ve sakin bir sesle ko-
             nuştu. Tavrı verdiği haberle tezattı. Yine de sakinliği, duyduğumun
             anlamını yumuşatmayı sağladı: “Beyin travmasından kuşkulanılarak
             buraya gönderilmiş. Tomografi başta olmak üzere bir takım tetkik-

             ler yapacağız ve ardından beyin cerrahisinden doktor arkadaşımızın
             görüşünü alacağız. Yan tarafta bekleme salonu var, burada ayakta
             beklemenize gerek yok. Uzun bir gece olabilir. Şimdiden yormayın
             kendinizi. Size ulaşmamız gerekirse orada buluruz.”  Söz dinledim.

             Bana çok uzun bir gece olacak gibi geliyordu. Bekleme salonuna
             giderken Tülay’a ve babasına eve dönmelerini söyledim. İtiraz etse-
             ler de sonunda Tülay’ın benimle kalması, babasının gitmesi, ama en
             ufak bir gereklilikte hemen onu çağırmamız konusunda anlaştık. Bir

             yandan benim yüzümden yorulmalarını istemesem de yalnız kalma-
             ya gücüm olmadığını hissediyordum. En azından annem ve abim ge-
             lene dek, diyerek Tülay’ın eşliğini minnetle kabul ettim. Görkem’in
             yokluğu daha da içimi acıtıyordu, ama bu duyguyu zor da olsa sil-

             meyi başardım. Son bir güçle, bir daha bu konuda üzülmemek için
             kendime söz verdim. Asla onun adını anmayacaktım.

                    Tülay’la birlikte bekleme salonuna gittik. Konuşmak içimden

             gelmiyordu. Yanında susmanın tuhaf kaçmayacağı bir dostla birlikte
             olmanın rahatlığını yaşıyordum. Bu sırada Tülay ben fark etmeden
             kalkıp gitmiş, kantini bulmuş, kâğıt bardakta iki sıcak çay kapmış
             gelmişti. İki avcumun ortasında sıcak bardağı uzunca süre tuttum.

             Bir yudum almadan... Ruhumun mu bedenimin mi üşüdüğünü ayırt
             edemezken avuçlarımdan içime yayılan sıcaklığın iyi geldiğini his-


             60
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65