Page 58 - Naklen Öyküler
P. 58
- ……..
- Cey…
Konuşacak hâlim kalmamıştı. Yüzüne kapattım telefonu. Bir
süre hareketsiz, balkonun demirlerine tutunmuş hâlde kalakaldım.
Bir baş dönmesine bakardı her şey... Ama böyle bitmesini isteme-
dim. Son derece iradi bir karardı. O duygu durumunda bile, düşün-
celerim son derece netti; böyle bitmeyecekti. Tülay’ın koluma do-
kunmasıyla kendime geldim. “Hadi,” dedi, “hastaneye doğru yola
çıkalım. Babam bizi acile götürecek.” Hiçbir şey söylemeden onu iz-
ledim. Şimdi uğraşmam gereken kocaman bir sorunum vardı. Onun
dışındaki her şey anlamını yitirdi.
II
Acilin kapısındaydık. Çevreme bakındım. İçimdeki acıyı ha-
fifletmek için, daha büyük acılar arayışındaydım sanki. Kalabalıklar
halinde kümelenmiş insanlar gördüm. Onlarda aradığım şey yoktu.
Acıları, paylaşılan cinstendi. Kalabalıklarla hissedilenden… Elle
gelen, düğün bayram… Ağlayanlar vardı aralarında; sesli sesli. Bu
ağlamalar beni hiç etkilemiyordu. Ağlamak için acıklı filmleri bile
kovalayan biri olmamdan sanırım. Filmin tek bir sahnesi duygusal
olsun, bana yeter. Oracıkta, biriktirdiğim bütün gözyaşlarını akıta-
bilirim. Ardından gelen, elle tutulabilir rahatlamanın bağımlısıyım.
O nedenle, böyle sakınmasız ağlamaların içimi acıtan bir etkisi ol-
muyor. Ağlayanın yanında olanlardan biri, mutlaka onun sırtını sı-
vazlar, bir mendil uzanır usulca, kimi zaman da içten mi değil mi
ayırt edilemeyen bir sarılma gelir. Bunlar biraz da görev duygusuyla
yapılır. Birlikte üzülmenin, yas tutmanın ayinleri vardır. Acil servis
önünde hızlıca etrafıma göz gezdiriyordum. Hem nerede olduğumu
58