Page 62 - Naklen Öyküler
P. 62

uzun zaman olmuştu ki böyle içten sarılmayalı. Annem için de aykırı
             bir durum olduğundan kıpırdayamadı. Dirseğinden tutup yönlendi-
             rerek onu bekleme salonuna doğru götürdüm. Bu sırada da o zamana

             dek olanları özetliyordum. Umudu ve ses tonumu canlı tutmaya ça-
             lışarak…  Güçlü karakterde biriyle evlenen bütün insanlar gibi an-
             nem, bildim bileli kendini güçsüzlüğün kötümserliğine bırakmıştı. O
             böyle yaptıkça babam daha da çok koruyup kollama gereği duyuyor,

             bunu yaparken de sürekli tehlikelerden, risklerden, tehditlerden söz
             etmekten vazgeçmiyordu. Bizi korunmaya muhtaç duruma düşürür-
             se sevgisini can yeleği olarak üzerimize giydirebilir, sahiplenmesini
             nimet olarak görmemizi sağlayabilirdi. Bu tavrı, annem ve abim gibi

             benim de babama boyun eğmeme neden oluyordu olmasına, ama
             içlerinde bir tek ben kötümserliğe kapılmamayı başarabiliyordum.
             Epey bir çaba sarf ederek…


                    Ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildim ki bir kez daha
             babamın adını duyarak irkildim: Faruk Saygın’ın yakını! Annem ve
             ben aynı anda ayağa kalkıp sesin geldiği yöne doğru hızla yürüdük.
             Bu kez babam da sedyedeydi. Uyumaya devam ediyordu. Hastane

             çalışanlarından birer kişi sedyeyi önden ve arkadan tutmuş, öndeki
             kişi bize sesleniyordu. İlkinden hemen sonra, ikinci kez bağırışında
             telaşla “buradayız” deme gereği hissettim. Hastayı yataklı servise
             götürdüklerini  söyleyerek  onları  izlememizi  istedi.  Arkalarına  ta-

             kıldık. Ben önde, annem arkada… Annem dalgın dalgın ayaklarını
             sürürken geride kalmaya başlayınca koluna girip hızlı yürümesine
             yardımcı olmak istedim. Ama aynı gecede, ikinci sıkı temas bana
             biraz fazla gelmişti. Çare yok, alışacaktım. Annem refleks olarak,

             koluna girdiğim elimin sırtını diğer eliyle tuttu, hafifçe de sıktı. Acı-
             lar insanları birbirine yaklaştırıyordu demek. Önümüzdeki sedyede
             ilerleyen babamın başı, sedyeyi iten adamın iri gövdesinin arkasında
             kalmıştı. Yalnızca üzerine beyaz pike örtülmüş bir beden kabartısı

             görüyordum. Hareketsizliği bir an beni dehşete düşürdü. Hafifçe ba-
             şım döndü, içimi bir boşluk kapladı. Ölmesine hazır değildim.  An-


             62
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67