Page 111 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 111
Anlatı
dın yanına kadar gittiği olurdu. Oraya ulaştığımız-
da bazen çocuklar uçurtmayı ele geçirmiş olurlar,
onlarla giriştiğimiz yoğun mücadeleden sonra
birkaç hasarla da olsa alırdık uçurtmamızı. Sonra
kaldığımız yerden devam ederdik gökyüzündeki
seyahatimize.
Hâlâ yaparım uçurtma. Artık sebep çocuklarım
ama şu da bir gerçek ki için için beklerim uçurtma
mevsimini. Rüzgâr tatlı tatlı esmeye başlayınca
duyarım sesini oğlumun: “Hadi baba uçurtma ya-
palım.” Özel çıtalarla, renkli kâğıtlarla, sırım gibi
ipimizle yaparım uçurtmamızı, bu kez Adapaza-
rı’nın değil Tokat’ın rüzgârına kaptırıp kendimizi,
koşarız bir kuyruklu uçurtmanın ardından.
Afganlı, Filistinli çocukların uçurtma yapması ya-
sakmış. Özgürlüklerine bu şekilde de set çekmek
istiyorlar. Göğe yükselen bir uçurtmadan bile
korkan zalimlerin gölgesinde büyüyen çocukların
ancak düşlerini süslüyor uçurtmalar. Bir dua olsun
istiyorum dizelerim tüm çocuklar için.
“Kardeşlerim
Siz de onlara inat
Rüyalarınızda uçurun uçurtmanızı
Güzel düşler kurun
Ve Turgut Uyar’da terk edilmenin, yarım kalma- Ben dua ediyorum size
nın, bir köşede unutulmanın adıdır uçurtma, hem Allahım kurtarsın diye hepinizi”
de kuyruksuz.
Artık eskisi gibi değil gökyüzü. Rüzgâr esip dur-
“sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor dukça bakıyorum gökyüzüne ama yarışacağımız
– bilinir ben yoğun içki severim tek uçurtma bile yok. Çocuklar eğlenceyi başka
yerlerde arar oldular demek ki. Dijital kuşatma
ne kavurucu ne umursanmaz ne de bir şey
onları da iyice içine aldı. Yıllar var ki misket oy-
kuyruksuz uçurtma gibi
nayan tek çocuğa rastlamadım. Yanımdan koşup
sokaktan biri geçiyormuş gibi
giden hiçbir çocuğun ceplerinde misket şıkırtısı
başka bir özlemin öznesi sanki” duyamadım. Ellerinde cd’ler, dijital ve mekanik
bir kurmacada mutlu olmaya çalışan ve kendile-
Çocukluğum uçurtmaların arasında bir o yana
riyle yarışan yalnız çocuklar var artık.
bir bu yana koşuşturmakla geçti. Her noktasında
emeğimiz olan uçurtmalar saldık göğe. Adapa- Tadı kalmadı dünyanın, bu kesin. Mutlu olmayı
zarı’ndaydım o zamanlar. Şeker Mahallesi’nde bile beceremeden büyüyor çocuklar. Bir uçurtma-
oturuyorduk ve mahallenin en iyi uçurtmalarını nın ipine sımsıkı sarılmadan, gökyüzüne bakarak
ben yapıyordum. Benim ilk uçurtmamı da babam düşler kuramadan, misketlerin şıkırtısını duyma-
yapmıştı. Babam nerden öğrenmişti uçurtma yap- dan, toza, kuma belenmeden plastik ve dijital bir
mayı bilmiyorum ama benim uçurtma ustam ba- fanus içinde birden büyüyor çocuklar.
bamdı. Bahar rüzgârları başlar başlamaz evimizin
bahçesi bir atölyeye dönüşürdü. Eline birkaç par- Çocuklarının elinden tutmalı babalar. Her gün
ça malzeme geçiren bizim bahçeye gelirdi, baş- biraz daha kötüye giderken dünya, onlara çocuk
lardık uçurtma yapmaya. Sonra doğru tarlalara. olduğunu hissettirmek için vakit buldukça açıl-
O zamanlar sıra sıra apartmanlar doldurmamıştı malılar yeşilliklere. Bir çocuğun ne kadar büyük
mahallemizi. Dört bir yanımız tarlaydı. Her yer bi- mutluluklara ihtiyacı olduğunu görmek için ve bir
zim için oyun alanıydı. çocuğa çocukluğunu yaşatmak için birkaç çıta,
renkli bir kâğıt ve bir ip yeterli. Her şey bir ipin
Uçurtmalarımız için tek tehlike düğüm düğüm ucunda saklı. Deneyin ve görün. Çocuklarınızın
olan ipimizin kopmasıydı. İp kopup da uçurtma- anlatacağı bir çocukluk anısının olmasını istemez
mız kaçınca peşinden koşardık uçurtmanın, sta- misiniz?
109