Page 114 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 114

Şiir






            Arzu AYTUR*



                           Öfke, Aşk ve



                           Merhamet







                           Harfler düşüyor avuçlarımdan, bakışlarımdan,
                           Baktığım yerde gün soluyor
                           Sevgi ve merhametin zemherisinde
                           Soğuk kemiklerime işliyor yıldızsız damında karanlığın
                           O, karanlığın iri memeleriyle besleniyor
                           Öfke kadar kudretli başka bir annesi yok
                           Merhametli bir aşktan sonra.
                           Tutulmamaktan kuruyan ellerinin kudretli sancısını duyuyorum
                           Gökyüzünü biraz daha yere yaklaştırıyor yalnızlığın biliyorum
                           Terkedilmiş köylerin, kerpiç evlerin mutfaklarında
                           Örümcek tutmuş bir kaşıklık gibi beklerken seni,
                           Kapının önünde döktüğü yaprakları süpürürken rüzgâr,
                           Pencere kenarındaki ufak cam kırığı gibiyim
                           Rüzgârda uçuşan tüller, perdeler bilir beni.

                           Kurması bitip durmuş saat,
                           Az sonra evinin sakinleri gelecek gibi bekleyen
                           Üstünde zeytin çekirdekleri ile yarım kalmış sofra
                           Ve duvardaki eski  fotoğraflar bilir beni.
                           Sen kuru öksürük gibi kapı önünde dolaşırken
                           Ben mutfakta beklerken geçer mevsim
                           Eksik kalır boş çerçevelerde çektiremediğimiz fotoğraflar.
                           Sararmaz anılar ve edinilmemiş hatıralar.
                           Köşe başındaki asmanın filizi kadar yeşillenmişken,
                           Öfkenin avuçları seni serbest bırakana kadar besle.
                           İnanırım, aşk kadar büyük bir duygudur öfke.
                           Dişlerini geçirir en uysal bildiğimiz ruhların boynuna
                           Ve çevirir eli bıçaklı, gözü dönmüş bir deliye.
                           Uykusu kaçmış bir somya gıcırtısıyla
                           Çürüyen döşemeler gibi çürürken inanç ellerimde
                           Eskitir koca evi biraz daha, sen yine de bekle.

                           Ben eski evin mutfağında örümcek tutan kaşıklık
                           Sen eser durursun
                           Kuru, illet bir öksürük gibi asmanın dallarında.


            *   Şair.




         112
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119