Page 28 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 28
Bu anlâmda psikoterapistler olarak son tahlîlde, Terapi sırasında, bizâtihî kendi-kendisiyle empati
[ancak-ve-ancak] post−modernite’nin müsâmaha kuramayan ve de kendisi olma yorgunluğundan
göstermiş olduğu bir olumsallığın veya yaşam kaçan tükenmiş ve hastalıklı egolarla taktik sa-
alancıklarının anlâmsal ve pratik uzaylarında ken- vaşına girmek ve bu konuda uzmanlaşmak bize
dimizce güyâ etkin terapi seansları uygulamaya bir takım akademik pâyeler veriyorken [özelde
mahkûm olduğumuzun ne derece farkındayız akademik narsizmamızı tatmîn ediyorken] öte
acaba? yandan bu psikobağlam bizleri, post−modern
zamânların çürümüşlüğü karşısında duyarsız kal-
Diğer taraftan post−modernite, güyâ moderni- mış enformatik câhillere de dönüştürmüyor mu?
tenin evrensel ahlâk formülasyonlarına karşı çı-
karken, bir taraftan da tamamıyla tanrı−tanımaz Ayrıca kimliksizlikten ve isimsizlikten bunalan
bir nihilizmi ve gayriahlâkîliği adetâ bireysel bir insânların, televizyon ekranlarında görünerek bo-
özerklik veya bağımsızlık olarak presente ede- ğaz köprüsünden atlamaya kalkışmaları,
biliyor. Elbette ki bu durum da, var−oluşsal bir
En ufak bir alaborada hemen boşanma davası
çürüme olarak derîn yaralar açıyor ve potansiyel
patolojileri türetiyor. açan eşlerin giderek artan sayısı,
Temâruz bataklığında debelenen bireylerin kişi-
Bu anlâmda psikoterapistler olarak bizler, ahlâkî-
liği ve erdemliliği temsîl ederken, nihilizme olan sel gelişim seminerlerinin ardından koşmaları,
uzaklığımızla veya yakınlığımızla, terapiyi kendi
Radyo istasyonlarına sık sık yalnızlık mesajları bı-
otantik sacayakları üzerine değil de, modernizas-
rakanların her geçen gün daha da artması,
yonun yaratmış olduğu bu tahrîbatlara uyarlan-
mış yüzeysel pansumanlarla ve anlâm inşâlarıyla Televizyonların teletextine tükenmişlik ve yalnız-
yapılandırmak zorunda olduğumuzun da farkın- lık mesajları bırakan gölge kişiliklerin (persona-
da mıyız acaba? ların) bu hâlleriyle bu kaotik dünyada dijital bir
var−oluş stratejisiyle (anksiyetesiyle) tutunmaya
Aynı şekilde, post−modernitenin çoğu kez tek- çalışmaları,
nokratlar tarafından üretilmesi ve de süreçlendi-
rilmesi de, rûh−bilimin indirgemeci ve mekanik Üç beş santimetrekarelik cep telefonu ekranında
mantaliteden bağımsızlaşamamasına neden birbirine cevap yetiştiren gençlerin ve ilân−ı aşkta
19
olmaktadır. Şöyle bir düşünelim: Tüm yaşamı bulunanların kafe ve barlara tıkış tıkış doluşmaları,
boyunca teknokratlar veya toplum mühendisleri
Ve son olarak arabesk−fantazi müzik konserle-
tarafından, sâdece bir “şey” olarak görülmüş ve
rinde kendini paralayarak ayılıp bayılan gençle-
her fırsatta indirgenmiş olan bireyi, psikiyatrik
rin arayıp ta bulamadığı “şey”, ya da aramaktan
veya psikolojik olarak sâdece semptomatik bir tamâmen vazgeçtiği “şey”; hattâ arayıp ta bula-
tanı uzayında ele almak, psikoterapi seanslarının madığı şeyin yerine konuşlandırdığı sekonder
başlayacağı zemin açısından ne derece sıhhatli “şey” ne olabilir acaba?
bir başlangıç noktası olabilir ki?
Yâ da bu anlâmda, ihtiyâçların ve tatmin metâıla-
rının teknokratlar tarafından yaratıldığı; ve birey-
lerin, otorite figürleri tarafından etkisizleştirildiği
hedonist ve makyavelist bir popülasyonda, da-
nışmanlık ya da psikoterapi hizmetleri ne derece
işbu hedonist gelenekten bağımsızlaşabilir ki?
Yâni tüketim kaygılarının eşitlik ilkesinin önüne
geçtiği ve tüketimin doruk noktasına ulaştığı,
bununla birlikte yönlendirici gücün medya ve
iletişim ağı olduğu bir toplumda, psikoterapistler
olarak; bireyin dikkatini, bu albenili ve cafcaflı de-
ğişkenlerin ve televole kültürünün üzerine değil
de, bizzât kendi−kendisinin üzerine tevcîh etme-
sini nasıl yapılandırabiliriz ve nasıl temin edebili-
riz ki? Hiç düşündünüz mü?
19 Bkz., William Barret, The Illusion of Technique: A SearchforMeaning in a Technological Civilization, AnchorBooks, USA., ©1979.
26