Page 25 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 25
Makale
Nasıl mı? davi ve aktarım protokolü kadar iletişim problemi
de engelleyici bir faktör olarak terapötik zemin
Örneğin, Mevlevîleri olmadık sahnelerde, düğün- kaybına neden olabilmektedir.
lerde, fuarlarda ve restoranlarda izlerken hep bu
duygulara kapılır ve çoğu zamân bu işte düşün- Hülâsa; dil, postmodern zamânların öngördüğü
celerle boğuşurum. Tüketim kültürü, mânevî ve gibi sâdece seslerin âhengiyle, gramatik olarak
geleneksel bir tradisyon olan ve de târihsel bir yapılandırılmış bir disiplin değil; tersine, Witt-
derînliğe dayanan Mevlevî-Semâ Âyinleri’ni bir genstein’nın belirttiği gibi, “dil” aynı zamânda
şekilde sahneye, düğün solanlarına, lüks resto- kültürel pratiklerin örgütlendiği, insânların kendi
ranlara taşıyarak, sonuç olarak bu gösteriyi akus- dünyâlarını anlayıp temsîl ettikleri sözel ve(ya) sö-
tik ve görsel bir dans olarak metâılaştırmıyor mu? zel olmayan senfonik bir sistemdir. 17
İşte bu ve benzeri dejenerasyonların, yâni göreceli Bu nedenle bir psikoterapistin her terapi seansı
genişliğin ve bağımsızlığın, bireylerin bütün onto- başında hatırlaması gereken ve her terapi sonra-
lojik bağlarını zayıflattığını, ve bu zayıflığın da tera- sında da dinledikleri hakkında yeniden kendisine
pi ortamında en az nevrotiklik düzeyinde “Kronik sorması gereken, ya da meslekî formasyonu ile
Yalnızlıklar ve Terk Edilmişlikler” olarak kendini dışa samimî bir şekilde cevaplandırması gereken soru
vurduğunu itirâf etmek durumundayız. şu olmalıdır:
Ayrıca post−modernitenin özerk özneyi çözün- Terapi esnâsında danışanının kullanmakta olduğu
düren etiği ve pragmatiği de, bireyin nevrotikliğe dil, öncül müdür, semptom mudur, bağlam mıdır,
yatkınlığını ivmelendirmektedir: Zirâ, kendiliğini anksiyöz müdür, literal midir, tematik midir, şema-
holistik (bütünsel) anlâmda bütünleyemeyen ve tik midir, nominal midir, histerik midir, konversif
devâmlı psikolojik aşınmalar, erozyonlar, asimi- midir, kognitif midir, emotif midir, çıkarımsal mı-
lasyonlar, agresyonlar, stimilasyolar, simulasyon- dır, metaforik midir, majik midir, epik midir, alego-
lar, dezinformasyonlar ve ajitasyonlar karşısında rik midir, dâvetkâr mıdır, dışlayıcı mıdır, yanıltıcı
gerilmekte olan birey, işte sırf bu nedenle kendili- mıdır, didaktik midir, lirik ve manik midir, psikotik
ğinin sınırlılıkları konusunda daha künt ama öfkeli midir veya kaotik midir?....vs.
hâle gelerek —kendisiyle daha yoğun içe−dönük
Bu soruya multi−faktöriyel bir cevap bulamadık-
konuşmalar yaparak— bu nedenle kendi dışındaki
tan sonra terapi esnâsında veya devâmında aslâ
ötekini tolere edemeyen bir agresifliğe veya fa-
herhangi bir aktarıma kalkışmamalıdır.
natizme yönelebiliyor. Cemil Meriç’in dediği gibi:
“Hangi dünyaya kulak verirsek, diğerine sağırlaşı- Ancak, maalesef post−modernitenin biz rûh bi-
yoruz…” limcileri getirmiş olduğu nokta; hastalarımızı,
semptomatik tarayıcılarımızla, dedektifvâri ve
Bunun yanında dakik ve sorunsuz dil paradig-
adlî bir edâ ile dinlemek ve bu çerçevede güyâ
malarını da temsîl eden post−modernite; keli-
dil çözümlemeleri yapmaktır. Bu hasımâne ve ör-
meleri, yâni iletişim kaplarını derînlikten yoksun
tülü ilişki, Danışan ile Danışman arasında idealize
bırakmasıyla, danışanın bu sözel kiplerle kendini
edilen empatik ilişkiyi ters yüz ederek ve sonuçta
açmasını, deşmesini veya yardım arama davranış-
terapötik süreci de baltalamakta ve bu ontolojik
larına yönelmesini de sınırlandırmaktadır. ilişkinin istenmedik bir tüketim ilişkisine dönüş-
mesine yol vermektedir.
Zirâ; psikodinamik terapiler ve diğer tüm terapi
ekollerinde olduğu gibi dil, empati kurmada ve Bununla birlikte post−modern bir determinant
tanılamadaki/tanımlamadaki/tanımlanmakta- olan Transkültürel Psikiyatri, bütün rûh hastalıkla-
ki en önemli yapıtaşı olduğundan; danışanların rını tekãbüliyet esasına göre standardize ve klasi-
çoğu kez ironik, donuk, duygulanımsız bir tü- fike etmekte; ve sonuç olarak da yerel olan bütün
ketim dilini kullanmaları da, hem semptomatik bu yansımaları, fenomenleri, yaşantıları, rûh−bi-
(belirtisel) olarak, hem de etiyolojik (nedensel ar- lim kazanımlarını ve ıstılâhlarını hepten geçersiz
kaplan) olarak psikoterapistler açısından oldukça sayarak dıştalamaktadır.
mânidardır ve de engelleyicidir. 16
Bireyin DSM veya ICD gibi tıbbî klasifikasyonlara
İşte bu nedenle olsa gerek, psikoterapistler tâbi tutulması; bizi, bu açıdan —rûhbilim açısın-
devâmlı olarak yarı−otistik yaşantılara eklemlen- dan— kolaycılığa ve daha da bulanık bir sığlığa
miş danışanlarla karşılaşmakta; sonuç olarak te- iteklemektedir. Zirâ, insân psişesini kendi var−
16 Bkz.,Raymond J. Corsini & Danny Wedding, Current Psychotherapies, F. E. Peacock Publishers, İnc., İtasca, İllinois, USA., ©1995.
17 Bkz., David Pears, Wittgenstein, Afa Yayıncılık, İstanbul, ©1985.
23