Page 21 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 21

Makale

               arındırdıklarını ve böylece tertemiz Tanrı’nın katı-  muktedîr olan toplumdur. Oysa bugün ki post−
               na gönderdiklerini düşünürler. 8             modern durum [toplum] −okuyucuyu ve anlatıcıyı
                                                            öldürerek− ve söylemi de araçsal akıl olmaya terfi
               Bu ezoterik Batılı anlayışın, materyalizmin ve de   ettirerek kaotik bir gerilimi derûhte ediyor.
               pozitivizmin vesâyetinde tamamen ortadan kalk-
               tığını  düşündüğümüzde,  beğenin  ya  da  beğen-  Söylem, bir zaman sonra […modası geçince] bu
               meyin bu tür Hıristiyanî uygulamaların ne şekilde   mizânsende düşüşe geçerken, yeni ve başka bir
               devam  ettirildiğini  hiç  düşündünüz  mü?  Maale-  söylem için imajatörler (image−makers), reklam-
               sef, modern zamanlarda ‘Günah Yiyicilik’ nosyo-  cılık,  moda  trendler,  pop−müzik,  pop−psikoloji,
               nunu ve de misyonunu biz Psikoterapistlerin sırt-  pop−târih,  pop−sosyoloji  v.b.  tandanslı  derîn-
               lamış olduğu da su götürmez bir gerçektir.   liksiz  yeni-nesil  söylemler,  kipler  ve  storetipler
                                                            giderek öne çıkarılıyor ve böylece daha çok ta-
               Doğu’nun bilgeliğinde, bu tür ruhbânî uygulama-
               lar, inanç ve değerlere ait travmalar veya seküler   raftar  bulmaya  başlıyor.  Sonuçta,  yaralanmış  bi-
                                                            linci ile zaten nevroz yumağı olan zavallı modern
               kırılmalar  olmadığı  için,  biz  Doğulu  toplumların
                                                            insan-tekileri,  bu  kez  de  bu  yeni  söylemin  tapı-
               sizce Psikoterapiye ne derece gereksinimi olabilir?
                                                            nağında  nefes  nefese  kendilerini  dönüştürecek
               Ya da bugün Doğulu ve Asyatik toplumların mo-  sihirli bir el beklemeye başlıyorlar.
               dern psikolojinin prospektüslerine ihtiyaç duyma-
                                                            Bugün, modern psikolojinin ve de psikoterapile-
               sını psikodinamiksel olarak nasıl açıklayacağız?
                                                            rin mutfağında olan biten işte bundan ibârettir.
               Görece bir söylemin [Kof Modernizmin] uzantısı
               olarak  kendilerini  tüketen  danışanlarımız,  yine   Zavallı ve hastalıklı danışanlarımız, bir zaman son-
               aynı şekilde güyâ modern ve terapötik bir söyle-  ra inkisâra uğramış bir şekilde derin ve depresif
               min uzantısı olan bizlere gelmekte ve de yardım   hayal  kırıklıkları  yaşayarak,  kendilerini  sömüren
               talep etmektedirler.                         bir  terapi  söyleminden  başka  bir  terapi  söyle-
                                                            minin  tapınağına  revân  olup;  bu  kısır  döngüyü
               Yardım edenin de edilenin de hastalıklı ve nevro-  yeniden,  bıkmadan  ve  usanmadan  yaşamaya
               tik olduğu bir psikoterapi zemini düşünülebilir mi?   mâhkûm olmaktadırlar.
               Demek ki post−modern zamânlarda söylem, ger-  Diğer taraftan ise post−modern zamânlarda, her
               çeklikten çok daha fazla iş gören ve itibâr edilen   şeyin her şeyden etkilendiğine vurgu yapılması,
               monopolize  (merkezileştirici)  edici  bir  [defakto]   aslında insân−tekinin kendini ve aîdiyetlerini kay-
               işlev de görüyor. Çünkü Lyotard gibi, toplumsal   bettiğinin içler acısı durumunu okülte etmekten
               yapıyı “dilsel” özellikle tanımlayan kültür sosyolo-
                                                            başka bir amaca da hizmet etmiyor.
               ğu Agger’e göre de, söylem “bir kamusal hayât
               teorisidir.” 9                               Birey  değiştiğinin,  dönüştürüldüğünün,  yaban-
                                                            cılaştığının,  vakumlandığının  farkına  varamıyor;
               Dolayısıyla, bugün elimizdeki hemen hemen bü-
                                                            çünkü  bu  durum,  hastalıklı  olan  bu  zamânlarda
               tün psikodinamik terapilerin, akademik bir derin-  tutunabilmek için gösterilmesi gereken fedakâr-
               likten ziyade, sadece yapay bir söyleme dayandı-  lıklar  olarak  hemencecik  başka  bir  üst-anlatıya
               ğı korkutucu gerçeğiyle karşı karşıyayız.
                                                            veya söyleme dönüştürüveriliyor.
               Örneğin, modern psikolojinin Zeus’u diyebilece-  Bu noktada her şeyin her şeyden normal olarak
               ğimiz Freud bile ciltlerce dolu çalışmasında sade-
                                                            etkilendiğine hipnotik bir iletişim dilinin katkısıy-
               ce kuru bir söyleme dayalı masalsı çıkarımlarda
                                                            la inandırılan bireyler, bu kez ‘var−olmak’ denk-
               bulunmuş  ve  en  önemlisi  de  binlerce  sayfalık
                                                            lemini “Her zamân değişmek zorunda olmak ve
               külliyatında  “kimlik”  kelimesini  sadece  beş  kez
                                                            böylece nasılsa tutunmak” eşitliğinde kuruyor.
               kullanmıştır.
                                                            Demek  ki  bu  hâliyle  post−modern  bağlam;
               Ne kadar da şaşırtıcı ve de üzücü değil mi?
                                                            insân−tekini,  mürekkep  balıkları  gibi  karmaşayı
               İşte bu bakımdan; modern toplumlar, yapı olarak   süreçlendirerek, suyu bulandırarak ve belirsizliği
               incelendiği gibi, söylem oluşumları ya da biçim-  yahût  ta  makyavelizmi  devinleyerek,  tıpkı  ilkel
               lenmeleri  bakımından  da  incelenmelidirler.  Bu   hayvanlar  gibi  sathi  savunma  mekânizmalarını
               anlâmda söyleme dayalı toplum, kamusal bir sese   kullanmaya  mecbûr  ediyor:  Böylece  insan-teki,

               8   Bu konuda meraklı olan okurlarımız geniş ansiklopedik bilgiler yanında 2003 ve 2007 yıllarında çekilen Sin Eater / The Order adlı filmleri de
                  izleyebilirler. İki filmi de dikkatlice izleyen birisi olarak, günümüz Psikoterapistlerinin de hemen hemen aynı işlevi yüklenerek “Günah Yiyiciler”
                  gibi hareket ettiklerini; dahası, modern zamanlarla birlikte hayatımızdan çekilen Tanrı’nın yerine oynadıklarını esefle müşâhade ediyorum.
               9   Ben Agger, The Decline of Discourse, Reading, Writing and Resistance in Postmodern Capitalism, s. 72, USA., ©1990.


                                                                                                     19
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26