Page 17 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 17
Makale
Başında akbaba bekleyen ve açlıktan karnı da-
vul gibi şişmiş olan o zenci çocuğun psikolojisini
veya onu vahşi bir hayvana yem yapacak kadar
alçalmış olan modernizm safsatasını hiç mi nazarı
dikkate almayacağız.
Öte yandan, burnumuzun dibinde mide bulandı-
rıcı bir kana susamışlıkla ve açlıkla yapılan petrol
savaşının yaratmış olduğu rûhsal yıkımın neden
olduğu “Post−travmatik Stres Bozukluğu” tanısı-
nın ise, sâdece DSM−IV’deki tanı ölçütlerini karşı-
layıp karşılamadığına mı saplanıp kalacağız?
Toplumumuzun Amerikanvâri anti−depresan
Diğer taraftan da danışanımı dinliyor, önemsiyor
toplumuna dönüşmesine, her gün biraz daha
ve de gevşetiyorum. Hattâ size biraz ironik gele-
medikalize olmasına, böylece dev ilaç firmaları-
bilir ama; bâzen danışanlarımın, ellerine nişanlık nın daha da büyümesine göz yumup bu firmalar
çikolata gibi aldıkları yalnızlıklarıyla görüşmeye belki bizi bir gün uluslararası bir konferansa mec-
geldiklerini, görüşme sırasında bitter çikolataları- cânen gönderirler diye onlarla egolojik bilardo
nı —yalnızlıklarını— berâber atıştırarak tükettiğimi- oynayıp bantlardan ve ortak çıkarlardan paslaşıp;
zi, böylece onların elinden yalnızlıklarını alarak ve reçetelerimizde sâdece belli ilaçlara yer verme-
her şeye rağmen onlara tekrâr umut vererek, on- nin hesabını içerisinde mi olacağız?
ları yine anaç−modernizmin üvey kollarına yolcu
Cemil Meriç’in “Bu Ülke” adlı kitabına şu cümle
ettiğimi düşünüyorum…
ile başlıyor: “Ne gülüyorsun? Anlattığım senin
4
İşte bu nedenle, Michel Foucault’ya kahîr ekse- hikâyen!”
riyetle hak vermiyor değilim. Çünkü benim ve
Evet! Bu hepimizin hikâyesi…
meslektaşlarımın görmüş olduğu bu hizmet; bi-
5
o-politik olarak insân−teki’lerini, konformizmin Amerikan mâhreçli rûh anlayışımız ve de tedavî
ve hedonizmin kucağında avutup pışpışlayarak protokollerimizle;
ve de yabanî ve haram menşelerden getirdiği öz-
Dört bir koldan bombardımana mârûz kalıyormu-
lerle emzirerek onları rûhsalobezlere çevirmekle
şuz gibi yaşamımızın en ücrâ kuytularına kadar
malûl olan anaç−modernitenin mütemadiyen
sinen tüketim çılgınlığımızla ve açlığımızla;
hükümferma olmasında araçsal bir işlev (defakto
işlev) görmüyor mu? Eylemsizlik türevinde kanıksadığımız bitkisel ve
otistik yaşantılarımızla;
Yâ da biz Rûh Bilimciler, kendisinden güyâ müş-
tekî olduğumuz bu patolojiyi üreten anaç−mo- Paralize olmuş gibi kuklalaşmışmanik-depresif ve
dernizmin, kendisini bir şekilde üreterek danışan- şizofrenik yaşamlarımızla;
larımızı insân−dışılaştıran marazî bağlamını tekrâr
Sâdece katı−sıvı−gaz tüketimiyle fizyolojik olarak
tekrâr yamayarak meşrûlaştırıyor olabilir miyiz?
hayâtta kalmaya koşullanmış olan ilkel var−oluşu-
Başka deyişle, Foucault’nun vurgu yaptığı, “Ha- muzla;
pishanenin Doğuşu” veya “Kliniğin Doğuşu” ile
Anlâm−inanç−haz tüketimiyle ontolojik olarak bu
“Psiko−terapinin Doğuşu” aynı ayak oyunlarının
vertigo içerisinde tutunmaya adanmış ve çürük
bir sonucu olabilir mi? bir insân prototipine dönüşmüş olan rûhlarımızla
hangi medeniyete tekrâr beşiklik edebiliriz ki?
Frantz Fanon’nun , psikiyatr kimliği ve formasyo-
6
nu üzerine yapılandırmış olduğu muhâlif duruşu Anadolu’dan intişâr eden kollektivist sosyo−psi-
ile zamânımızı tekrâr okumak gerekirse, biz rûh− kolojik dokularımız, otantik desenlerimiz, psiko−
bilimciler kimin tarafındayız? Hâlâ, Kevin Carter’ı târihsel bağlarımız, tinsel âidiyetlerimiz, mânevî
intihâra götüren fotoğrafın etiyolojisi ve de epi- tutkallarımız, o iftihâr tablosu olan ortak zamânla-
demiyolojisi ile uğraşıp sâdece meslekî narsizma- rımız ve mekânlarımız, maâlesef çoktan çürüme-
mızı tatmîn etmekle mi iktifâ edeceğiz? ye yüz tutmuş…
4 Bkz., Michel Foucault, Bu Bir Pipo Değildir, YKY Yay., İstanbul, ©2008.
5 Bkz., Zeynep Direk & Refik Güremen, Çağdaş Fransız Düşüncesi, Epos Yayınları, Ankara, ©2004.
6 Bkz.,Frantz Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri, Sosyalist Yayınlar, (Çev: Şen Süer Kaya, İstanbul, ©1992.
15