Page 16 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 16

psikolojisinden nemâlanan gerilimlerin ve anarşi-  Bu  hâliyle Anaç−Modernite,  bizi  yapay  simülas-
            nin alması;                                  yonlarla  eğlendirip  tüketimi  vaâz  eden  iksiri  ile
            metropollerde ise trafikten kasetçilere, sokak de-  emziriyorken, rûhumuzun derûnunda bir yerlerin
            filecilerden satıcılara kadar kulak tırmalayıcı ses-  küntleştiğinin farkına varamadan, kabaca bir tü-
                                                         ketim bağımlısı oluveriyoruz. Sosyal bilimler açı-
            lerin ve gürültünün adetâ bir kakofoni yaratarak
            kulaklarımızı çınlatması ve rûhumuzu usandırması   sından  bakıldığında,  modernizm  kendi  kendini,
                                                         güyâ  post−modern  argümanlarla  eleştiriyormuş
            vs., kaçınılmaz olarak son tahlîlde bireyin kendisi-
                                                         gibi gözükse de, esâsen kendisine yönelttiği bu
            ne yoğunlaşabilmesini engellemektedir.
                                                         erkeksi eleştirel deşiklerle, kendi cerahâtini orta-
            Bu  karşılıklı  (mutual)  deterministik  (zorunlu  ne-  ya saçarak ve de boşaltarak, psiko−ontolojik bir
            den  sonuç  bağıntısı)  ilişkinin,  otorite  figürleri,   katarsis sağlamanın rahatlığına kavuşmaya odak-
            medyatik ikonlar ve kanaât önderleri tarafından   lanmış gibi görünüyor.
            forse edilmesi (güçlendirilmesi) ya da özendiril-
                                                         Bu durumu şu mizânsenle açıklayabiliriz. Nasıl ki
            mesi ise mütemâdiyen bireylerin giderek duygu−
                                                         metropollerde çöp yığınlarından dağlar oluşuyor
            durum  bozukluklarına  veya  yarı−otistik  yaşantı
                                                         ve çöpler baskılanarak yığıldıkça alt katmanlarda-
            biçimlerine müdâhil olmalarına yol açmaktadır.
                                                         ki metan gazından ötürü sıkışmalar ve potansiyel
            Bu nedenle bu metinde sıhhatli bir manifestonun   saatli bombalar oluşuyor; aynen öyle de, tüketim
                                                                  3
            oluşabilmesi için ilk önce post−modern durumun   kültürünün  kirleterek adetâ bir çöplüğe dönüş-
            argümanlarını  sıralamak  ve  daha  sonra  da  bu   türdüğü  rûh  dünyâmızda  da  ya  psiko−nevrotik
            argümanların  kuramsal  arkaplanından  post-mo-  olarak buna benzer sıkışmalar ve potansiyel öfke
            dernitenin  Psikolojik  Danışmanlık’la  veya  Psiko-  ve şiddet patlamaları oluşuyor ya da bu nevrozlar
            terapi’yle  olan  ilişkisini  betimlemek,  sanırım  ta-  aynı şekilde (bir şekilde) iç dünyâmızın derûnun-
                                                         da tetiklenmeyi bekliyorlar.
            sarladığımız yol haritamız için uygun bir girizgâh
            ve de güzergâh olacaktır.
                                                         Ne gariptir ki, işte tam da bu noktada;  post−mo-
                                                         dern ideologlar, sosyal bilimciler, muhâlifler, psi-
            Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Post−Modern
                                                         kolojik danışmanlar, rûh bilimciler, kişisel gelişim
            Etik ve Epistemoloji; özcü, metaforik ve temelci
                                                         uzmanları  ortaya  çıkarak,  modernizm  tarafından
            kuramları ve bu nosyonların bütün temel öncül-
                                                         “yalnızlığa” hüküm giymiş, sofistike bir şekilde ya-
            lerini tamamen reddetmekte ve diğer yönden de
                                                         lıtılmış olan bu hastalıklı insân−teki’lerinin derû-
            aklın değil akılların varlığına yönelerek her şeyin
                                                         nunda  tetiklenmeyi  bekleyen  saatli  bombaların
            her şeyden etkilendiğine vurgu yapmaktadır. Bu
                                                         patlamasını önleyebilmek için terapi seanslarında
            kurgu içerisinde böylece, belirsizliğin epistemo-
                                                         onların yalnızlıklarını tüketmeye koyuluyorlar.
            lojik  olarak  omurgalaştığını  /  kemikleştiğini  ve
            son tahlîlde de ideoloji kokan bu vurgunun gide-  Güyâ, Danışanlarının sıkışmış ve patlamaya hazır
            rek  görece  hayâtlarımızın  regülatörü  olduğunu   nevrozlarına ana arterler açıp yüzeysel ve semp-
            belirtmek durumundayız.                      tomatik bir boşaltım —sağaltım—sağlamaya çalışı-
                                                         yorlar.
            Buna  karşın  ötekinin  dünyâsından  bakıldığında,
            Post−modern  argümanların  son  zamânlarda  ve   Bu  mizânsende  psikoterapi,  son  tahlîlde  mo-
            önemli oranlarda olumlanabilir veya tolere edile-  dern−insân−tekinin,  mukadderâtı  olan  yalnızlı-
            bilir yetkinlikte olduğu, ayrıca bir tartışma konu-  ğının,  dışlanmışlığının,  Heidegger’in  deyimiyle,
            sudur. Aslında bu durum, modern insân−tekinin   dünyâya  fırlatılıp  atılmışlığının  yaratmış  olduğu
            deneyimlediği sanal “bağımsızlığın” veya görece   “varoluşsal yalnızlığın” tüketildiği bir âyîne dönü-
            “özerkliğin” tatlı esintilerine yelken açmış gibi gö-  şüveriyor.
            rünüyor.
                                                         Sanırım  bu  nedenle  bâzen,  bir  psikoterapist
            Çünkü  insânî  kazanımlarını,  ya  da  “insân  olmak   olarak  kendimi,  terapi  esnasında  çöp  dağlarını
            onuru”nu,  bir  takım  üst−anlatılara  dönüştüren   harmanlayıp sıkışmaları deşarj eden kepçeli bul-
            post−modern bağlam; son tahlîlde zavallı insân   dozerlere benzetiyor; ve netice itibariyle, moder-
            birikintilerinin aslâ ontolojik bir doygunlukla elde   nitenin  yaratmış  olduğu  psikojenik  ağrıları  üze-
            edemeyecekleri “İnsân Hakları” veya “Demokra-  rine  alan,  sıkışmaları  açan  ve  aşan,  son  kertede
            si” gibi psiko−politik logoların da içeriğini boşal-  danışanımın bîzar yalnızlığını tüketerek —belki de
            tarak, kabaca bireysel bir izolasyonun ve de “yal-  onu son zamânlarda dinleyen biricik ve tek insân
            nızlığın” üretimine hizmet ediyor.           olarak— danışanımın var−oluşunu onaylıyorum.

            3   Bkz., Robert Bocock, Tüketim, Dost Kitabevi, Ankara, ©1997.


          14
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21