Page 132 - Neşide Dergisi 5.Sayı E-Book
P. 132

torluğu’nun Çıldır Eyaleti’nin merkeziydi. Bugün   gelip yerleştikleri, şehirler kurdukları eski bir Türk
            Türkiye-Ermenistan  sınırının  kuzeyinde,  Gürcis-  yurdudur. Bugünkü Posof ilçemizde bulunan Cak
            tan’ın Acara  Özerk  Cumhuriyeti’nin  doğusunda,   Suyu’na adını veren ve bu suyun kenarındaki Cak
            Tiflis’in  güneybatısında,  Türkiye’nin  kuzeydo-  Kalesi’nde ocaklı olarak yaşayan Kıpçaklı I. Sargis,
            ğusunda Ardahan’la sınır olan bir bölgedir. 220   Tebriz’de Abaka Han’dan Atabek unvanını alarak
            civarında  köyden  oluşan  bölgenin  önde  gelen   Artvin, Ardahan ve Ahıska bölgesinin İlbeyi oldu;
            rayonları  Adıgön,  Ahılkelek,  Ahıska,  Aspinza  ve   Atabekler  sülâlesini  kurdu.  Ahıska  bölgesinde
            Bogdanovka’dır.  Azgur  ve  Hırtız  da  önemli  yer-  milâttan  önce,  713  yıllarında  gelen  (Kıpçakların
            leşim yerlerindendir. Posof Çayı’nın iki tarafında   ataları) Kimer ve 680’de de Sakaların yerleşme-
            yer alan ve Türkiye sınırına 15 km uzaklıkta olan   siyle, Türkler yaşamaktaydı. 8
            Ahıska,  kara  yoluyla  Tiflis,  Batum  ve  Türkiye’ye
            bağlanmaktadır. 5                               Atabek  Hükûmeti,  310  yıl  yaşamış,  Anado-
                                                         lu’nun en uzun ömürlü Türk Beyliğidir. 1500/1516
               Birçok kaynak, tarihte Mesketya olarak bilinen   yıllarında  Artvin,  Ardahan,  Ahıska  Beyi  bulunan
            Ahıska ve çevresinde, M.Ö. 4. yüzyılda Bun-Türk-  Kıpçak  Atabeki  Mirza  Çabuk,  1508’de  Trabzon
            lerin yaşadığını, daha sonra bu bölgeye Hunların,   Sancak Beyi Şehzade Yavuz Selim’e kendi aske-
            Hazarların ve Kıpçakların geldiğini kaydetmekte-  riyle öncülük etmiş; Batı Gürcistan’ın Osmanlı’ya
            dir.  Bölgeye  adını  veren  ‘Mesh/  Meskh/Meskhi’   itaatini  sağlamıştır.  1514’te  Çaldıran  Seferi’nde
            halkına birçok kaynakta rastlanmakla birlikte bu   de Osmanlı ordusuna gidiş dönüşte, sürülerle et-
            halkın akıbeti hakkında net bir bilgi bulunmamak-  lik koyun, yüzlerce yük yağ, bal ve un vererek yar-
            tadır.  Türkçe  kaynakta  yer  alan  görüşlere  göre   dımcı olmuştur.1555’te Safevîlerle yapılan Amas-
            Ahıska ve çevresinin Türklük tarihi oldukça eskiye   ya barışı sırasında, Başvezir Kara Ahmet Paşa, İran
            dayanmaktadır. Örneğin Kırzıoğlu (1992), Ahıska   elçisiyle Şah Tahmasb’a bir ‘cevapname’ gönde-
            bölgesinin eski bir Atabek yurdu olduğunu, bu-  rerek, kendisine tâbi bulunan Atabek II. Keyhüs-
            rada  yaşayanların  çoğunluğunun  Kuman-Kıpçak   rev’in başkent edindiği Adigön/Altunkala’nın da
            halkına mensup olduğunu, bölgedeki Türklüğün   Osmanlılara  tesliminde  ihmal  olunmamasını  bil-
            Anadolu’dan önce başladığını ileri sürmektedir. 6  dirdi. Atabeklerin Altunkala’sını Osmanlılara tes-
               Ahıska/Mesketya  bölgesinin  Türklük  tarihi   lim etmeyen Şah, II. Keyhüsrev’in koruyucu-naibi
            hayli eskidir. Ciddî kaynaklar, Makedonyalı İsken-  Varaza’yı  gönderterek  Osmanlı  kalelerine  teca-
            der’in,  Kafkasya’ya  geldiği  zaman  burada  Türk-  vüzler yaptırttı. Bu yüzden Kanunî, Şah Tahmasb’a
            lerle karşılaştığını zikretmektedir. Bu kaynaklarda   bir  “Name-i  Hümayun”  göndererek  sert  bir  şe-
            geçen  Kıpçak  ve  Bun-Türkler,  Ahıska Türklerinin   kilde uyardı. III. Murad Çağı’nda, Dağıstan, Gür-
            atalarıdır. En eski Gürcü kaynaklarından biri olan   cistan ve Şirvan’ın fethine karar verildi. Bu sefere
            Moktsevay Kartlisa’da (VIII. yüzyıl), milâttan önce   Lala  Mustafa  Paşa  serdar  tayin  edildi.  Altunkala
            IV. yüzyılda Makedonyalı İskender’in Kafkasya’ya   Atabekliği ile Mahmut Han Ülkesi/Ahıska Beyliği
            geldiği  sırada  Kür  Irmağı  boylarında  Bun-Türk-  topraklarının  fethi  tamamlanarak  tahririne  baş-
            lerin  yaşadığına  dair  ifadeler  yer  almaktadır.  O   landı.  1578  güzünde  merkezi  Ahıska  şehri  olan
            zamanlar  Bun-Türklerin  buralarda  dört  büyük   ve adını Lala Paşa’nın zafer yerinden alan Çıldır
            şehri ve alınmaz kaleleriyle güçlü orduları varmış.   Eyaleti kuruldu. Kür ırmağı başlarında ve Çoruh
            Bu topraklara daha sonra birbiri ardınca Hunlar,   boyundaki eski Atabek Yurdu bölgeleri de bura-
            Hazarlar  ve  Kıpçaklar  gelmiştir.  Bu  bilgiler  Rus   ya bağlandı. 9
            ve  Gürcü  kaynaklarınca  da  doğrulanmaktadır.     Ahıska,  Osmanlı  Devleti  zamanında  Çıldır
            Türklerin  Ahıska  dediği  şehre,  Gürcüler,  Sa-ms-
                                                         Eyaleti’nin başkenti ve önemli bir kültür ve tica-
            khe, Akhalsikhe, Sa- Atabago gibi isimler kullan-  ret merkeziydi. Ne yazık ki 1828 yılında Rusların
            maktadırlar.  Bunlardan  Sa-mskhe/Meskhi  yurdu,
                                                         eline düşen bu şehir, Rus, Gürcü ve Ermeni ittifak-
            Akhalsikhe/Yeni  kale,  Sa-Atabago/Atabek  yurdu   lı  Hristiyan  zulmü  sebebiyle,  Anadolu’ya  doğru
            anlamına  gelmektedir.  Bu  isimler  bile,  bölgenin
                                                         başlayan göçlerle Türk nüfusunun bir kısmını kay-
            çok  eski  bir Türk  memleketi  olduğu  konusunda   betmiştir. Buna rağmen, eski bir Türklük bölgesi
            bir fikir verebilir. 7
                                                         ve tarih mirasına sahip olan Ahıska, Türk kimliği-
               Ahıska  ve  çevresi,  Kıpçak  Türklerinin  hem   ni  kaybetmedi.  1828  yılı  yazında  Rus  esaretine
            milâttan önce, hem de milâttan sonraki asırlarda   düşünceye  kadar  tam  250  sene  boyunca,  Çıldır

            5   Ayşegül Aydıngün, İsmail Aydıngün, s.36-37.
            6   Ayşegül Aydıngün, İsmail Aydıngün, s.37.
            7   Yunus Zeyrek, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri, Pozitif Matbaacılık Yay., Ankara, 2001, s.6.
            8   Yunus Zeyrek, s. 9.
            9   Yunus Zeyrek, s. 13.


         130
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137