Page 123 - Efsane
P. 123
JUNE
AKŞAM KOLUMDA THOMAS’LA BİRLİKTE SÜRPRİZ BİR BALOYA katılmak için kendimi güzel bir
elbise giymeye zorladım. Bu gala tehlikeli bir suçlunun yakalanışını kutlamak ve onu adalete teslim
ettiğimiz için bizi ödüllendirmek adına yapılıyordu. Askerler biz gelince zahmet edip bana kapıları tuttular.
Bazıları da selam verdi. Sohbet etmekte olan yığınla resmİ görevli yanlarından geçerken bana gülümsedi ve
kulak misafiri olduğum bütün konuşmalarda adımın geçtiğini duyuyordum. İşte Iparis denen kız o...
Oldukça genç görünüyor... Sadece on beş yaşında, dostum... Seçmen bile etkilenmiş... Bazı sözlerin içindeki
kıskançlık daha baskındı. O kadarda büyük bir şey değil, canım... Cidden, asıl övgüyü Komutan Jameson
hak ediyor... Sadece bir çocuk...
Ancak hangi tonda konuşurlarsa konuşsunlar konu bendim. Bütün bunlarla gurur duymaya çalıştım.
Savurgan bir tarzda dekore edilmiş balo salonunda sonsuz sayıda banket masaları ve avizelerin arasında
dolaşırken Thomas’a Day’i gözaltına almanın Metias’ın ölümünün bıraktığı boşluğu doldurduğunu bile
söyledim. Ama bunları derken bile kendi sözlerime inanamadım. Buradaki her şey bana yanlış gibi
geliyordu, bu odadaki her şey; bunların hepsi sanki uzanıp dokunsam paramparça olacak bir illüzyon
gibiydi.
Yanlış yaptığımı hissediyordum; bana güvenen bir çocuğa ihanet ederek korkunç bir hata yapmışım gibi.
“içinin rahatladığına sevindim,” dedi Thomas. “Sonunda Day bir işe yaradı.” Saçı düzgünce geriye doğru
taranmıştı ve kusursuz yüzbaşı üniformasının içinde normalden de uzun boylu görünüyordu.
Eldivenli ellerinin biriyle koluma dokundu. Day’in annesinin öldürülmeşinden önce olsaydı ona
gülümserdim. Şimdiyse dokunuşu içimi ürpertti, geri çekildim.
Day sadece benim bu elbiseyi zorla giymeme yaradı demek istedim ama onun yerine gece elbisemin
zaten düzgün olan kumaşını düzeltiyor gibi yaptım. Hem Thomas hem de Komutan Jameson bu gece
güzel giyinmem konusunda ısrar ettiler. İkisi de nedenini söylemedi. Komutan Jameson’a sorduğumda
sadece eliyle geri çevirdi. “Bir kere olsun, Iparis,” dedi, “sana söyleneni sorgulamadan yapıver.” Sonra da
sürprizle ilgili bir şeylerden bahsetti, çok önemsediğim birinin beklenmedik bir şekilde geleceğini
söyledi.
Bir an için mantıksız bir şekilde ağabeyimden bahsettiğini düşündüm. Bir şekilde yeniden hayata
döndüğünü ve bu kutlama gecesinde onu göreceğimi.
Şimdilik Thomas’m beni general ve aristokradar kalabalığının arasında gezdirmesine izin veriyordum.
Kenarları elmaslara dizilmiş safir renkli, korseli bir elbise seçtim bu gece için. Omuzlarımdan biri
dantelle kaplı, diğeri ise uzun bir ipek kumaşın altındaydı. Saçım açık ve düzdü; çalıştığı günlerin çoğunu
saçlarını toplayarak geçiren biri için rahatsız edici bir durumdu. Thomas arada sırada başını eğip bana
bakıyor ve yanakları pembeleşiyordu. Olay ne anlamıyordum. Daha önce daha şık elbiseler de giymiştim,
bu seferkiyse fazla modern ve dengesiz hissi veriyordu. Bu elbiseye verilen parayla gecekondu
mahallesinde yaşayan bir çocuğu aylarca besleyebilecek kadar yiyecek satın alınabilirdi.
Thomas, Emerald bölgesinden bir yüzbaşıyı selamladıktan sonra, “Komutan bana Day’in yarın cezaya
çarptırılacağını söyledi,” dedi. Komutan Jameson'ın adı geçince yüzümü çevirdim, Thomas’ın tepkimi
görmesini istediğimden emin değildim. Görünüşe göre komutan, üzerinden yıllar geçmişçesine Day’in
annesinin ölümünü unutmuştu. Fakat nazik davranmaya karar verip Thomas’a baktım. “Bu kadar erken