Page 9 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 9

ortaya koymuştur. Sonsuza kadar mevcut belirsizlik durumunu sürdüremeyiz. Muhataplarımızla geniş bir
               değerlendirme yapıp İdlib meselesine çözüm bulunmalıdır.

                 Ülkemiz için beka meselesi olan terör konusunda tezlerimizi, dışarıya hem anlatamıyoruz hem de anla-
               mak istemiyorlar. Barış Pınarı Harekâtı’nda pek az ülkenin karşılaştığı küresel çapta, muazzam bir bilgi çar-
               pıtması kampanyasıyla karşı karşıya kaldık. Bu durumu, sadece bize olan tarihî, dinî ve kültürel nedenlere
               bağlayıp kendi yanlışlarımızdan kaynaklanan sebeplere gözümüzü kapayarak bir yere varamayız. Devletin
               hukuka bağlılığı yani hukuk devleti olması, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, hâkim teminatının varlığı, kuv-
               vetler ayrılığı, adalete güven, denetlenen ve hesap verebilen bir yönetim tarzı modern ve çağdaş devlet
               olmanın evrensel esaslarıdır. Bunların bazılarının eksikliği bile ciddi bir imaj zaafı yaratıyor. Ne söylerseniz
               söyleyin, inandırıcı olamıyorsunuz; ikinci, üçüncü sınıf kategorisinde, otokratik bir ülke sayılıp eleştiriliyor-
               sunuz. 2008’de BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine 151 oy alarak Avrupa kontenjanından seçilen Tür-
               kiye’nin, 2014’te 51 oy alıp hayal kırıklığı yaşamasının sebeplerini doğru algılamadığımız sürece, sadece
               kendimizi aldatmış oluruz; mevcut bilgi çarpıtması baskısından kurtulamayız. İçeride toplum huzurunun
               ve güvenin sağlanması, dışarıda saygı duyulan itibarlı bir ülke konumuna gelebilmek için evrensel hukuki
               ölçütlere, çağdaş değerlere uymaya mecburuz.

                 ABD İLE İLİŞKİLER - ŞERLİNİN ŞERRİNDEN KURTULMAK İÇİN

                 ABD Temsilciler Meclisinin 29 Ekim’deki toplantısında ittifaka yakın bir oy çokluğuyla kabul edilen Tür-
               kiye ile ilgili iki karar tasarısıyla, Türkiye-ABD ilişkilerini farklı bir kulvara taşıyacak yeni bir dönemin kapıları
               açılmış oluyor. Bu tasarıların Meclis’ten çıkmasını sağlayan siyasetçiler ve onların arkasındaki çevreler,
               gruplar, asker ve sivil ABD bürokrasisi doğması muhtemel sonuçların elbette farkındalar. Zaman zaman
               sorunlar yaşansa da NATO bünyesinde 70 yıldır sürüp gelen ve “stratejik” diye tanımlanan iki ülke ilişki-
               lerini koparabilecek bir girişimin yapılmış olması, Türkiye’ye duyulan öfkenin ne kadar yaygın ve şiddetli
               olduğunu gösteriyor.

                 435 üyeden oluşan Temsilciler Meclisinde 403 ve 405 gibi çok yüksek oy oranıyla kabul edilen iki
               tasarının yürürlüğe girebilmesi için, Senatodan da üçte iki oyla geçmesi ve Trump’ın da onayı gerekiyor.
               Başkanlıktan azil süreci başlatılması pozisyonunu zayıflatıyor olsa da Trump, Senato’da çoğunluğu elinde
               bulunduran cumhuriyetçi senatörleri yönlendirerek tasarıların geçmesini engelleyebilir. Ancak bunu yapsa
               bile oluşan hasarın tümüyle onarılması kabil değil. Türkiye’nin, ABD ile olan ilişkilerinin “kriz” boyutuna
               tırmanmasının nedenlerini ve bunun doğuracağı siyasi, ekonomik ve askerî sonuçları, duyguları bir yana
               bırakarak serinkanlılıkla enine boyuna düşünüp değerlendirmesi gerekiyor.

                 Şunu unutmamalıyız: Küresel egemenlik peşinde olan, hukuki, ahlaki ve insani değerleri bir kenara
               bırakarak, 11 Eylül saldırısını gerekçe yapıp hegemonyacı politikalarını yürütmeye çalışan emperyalist bir
               süper güçle karşı karşıyayız. TSK, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde İsrail ile birlikte oluşturmak istediği terör
               koridoruna geçit vermedi. Yıllardır bu projeyi hayata geçirmeye çalışan emperyalist aklın bunu hazmet-
               mesi kolay olmayacak.

                 Türkiye, bu çevreler nezdinde artık NATO bünyesinde iş birliği yaptıkları stratejik bir muhatap değil
               planlarını engelleyen “hasım”dır.


                 ABD’de, nefret düzeyindeki bu Türkiye karşıtlığı sadece Suriye konusundan yahut S-400’ler ve Rusya
               ile yakınlaşmamızdan kaynaklanmıyor; Amerikan politikaları üzerinde etkili olan başta Yahudi ve Ermeni
               lobileri olmak üzere, ellerinde büyük maddi imkânlar bulunan değişik grupların “güç birliği” yaparak ülke-
               mize karşı yürüttükleri bilgi çarpıtma kampanyaları Amerikan medyası, kamuoyu ve siyasetçilerini Türkiye

                                                                                                  7
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14