Page 168 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 168
170 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
işarettir. Tasviri şöyle olsa gerektir:
Cenab-ı Hak, temsili terketmez. Zira Belâgatın iktiza ettiği bir
temsildir. Belâgatın iktiza ettiği şey terkedilmez. Öyle ise Cenab-ı Hak
bu temsili terketmez. Binaenaleyh insafı olan, o temsilin Belig, Hak ve
Allah'tan olduğunu bilir. İnad ile bakan adam ise Hikmetini bilmez,
tereddüde düşer, sorar, sual eder, en nihayet istihkar ile inkâra girer.
Hülâsa: Mü’min, insaflı olduğu için Allah'tan olduğunu tasdik eder.
Kâfir olan adam inadcı olduğundan, "Bunda ne faide var?" der.
۪ َامَا۪ : Bu ۪ َامَا şart edatıdır. Dâhil olduğu her iki Cümleyi
birincisi melzum, ikincisi lâzım; veya evvelkisi şart, ötekisi meşrut
۪
۪
olmak üzere, ikincisini birinci ile bağlar. Evet bu امَا , iki Cümle
َّ
arasında lüzumu tesis etmek için vaz'edilmiştir. Binaenaleyh burada
۪
۪
۪ قحْلا۪هنَا۪نومَلعي ۪ ف۪Cümlesinin ۪نمۤا ۪۪ ۪ نيذَّلَا۪Cümlesine lâzım ve zarurî
او
ُّ َ
َ َ
َ َ
ُ
ُ َّ َ ُ ْ
olduğuna delalet eder. Yani İmanı olanın şe'ni, onun Hak olduğunu
ِ
bilmektir. Kendisinden daha kısa olan ۪نونمءومْلَا۪Kelimesine bedel
َ ُ ْ ُ
۪
اونمۤا ۪۪ ۪ ني ۪ َّلَا ۪ ذ ۪denilmesi, onun Hak olduğunu bilmek İman sebebiyle
۪
ُ
َ َ
olduğuna ve keza onun Hak olduğunu bilmek İman olduğuna işarettir.
Belâgat nokta-i nazarından makama daha münasib olan
ِ
۪غيلب ۪ ْلا ۪هنَا۪ Cümlesine tercihan ۪قحْلا ۪هنَا denilmesi, onların
ُ َّ
ُ َّ
ُّ َ
ُ َ
itirazlarından kasdettikleri son neticeye işarettir. Çünki onların
maksadları, Allah'tan olduğunu nefyetmektir.
۪قحْل ا۪هنَا Hakkaniyetin o temsile hasredilmesinden anlaşılır ki, takbih
ُ َّ
ُّ َ
edilmeyip istihsan edilen yalnız ۪ضو ۪ عب temsilidir. ۪ضو ۪ عب۪ın gayrısı ve
ة
۪
ة
۪
َ
َ
ُ َ
ُ َ
۪ ة ۪ ضوع ۪ ب۪dan daha iyisi, ayıblardan hâlî olsa bile, Belâgatça ۪ضوع nın
۪ ب۪
ة
۪
َ
َ
َ ُ
َ ُ
yerini tutamaz. Çünki yalnız ayıblardan Selâmet, Kemale delil olamaz