Page 175 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 175
İHYA-YI ERVAH 177
Evet Kur'an-ı Kerim, evvelce gaibane yaptığı hikâyeden sonra,
burada Hitaba başladı. Bu da, Belâgatça malûm bir nükte içindir. Şöyle
ki:
İnsan, bir adamın fenalığından, ayıblarından bahsederken
hiddeti, gazabı o kadar galebe eder ki; hayalen, hayalî bir ihzar ile hitab
suretiyle kendisine tevcih-i kelâm etmeye başlar veya iyiliklerinden
bahsederken şevki ve aşkı galeyana gelir, hemen hayalinin karşısına
getirir, kendisine hitab ile konuşmaya başlar. Bu iltifat ile tesmiye
edilen bir kaidedir. Bu kaidenin Lisan-ı Arab'da büyük bir mevkii var-
dır. İşte Kur'an-ı Kerim bu kaideyi takiben ۪نورفْكت۪فيَك diyerek,
َ ُ ُ َ َ ْ
Sîga-i Hitab ile onlara Tevcih-i Kelâm etmiştir. Sonra vakta ki bu
makamda takib edilen maksad; İman, İbadet etmek ve küfran-ı nimet
etmemek, küfrü reddetmek gibi geçen Usûl ve Esasları isbat için lâzım
olan delilleri zikretmektir ve delillerin en vâzıhı, ahval-i beşer
silsilesinden istifade edilen delillerdir ve Nimetlerin en büyüğü, o
silsilenin ukde ve düğümlerindedir. Kur'an-ı Kerim
۪ مُكي يحي۪۪۪مث۪۪۪مُكتيمي۪مث۪۪۪مُكايحَاف۪۪۪ا تاومَا۪۪۪متنُكو
َ
ْ ُ
ُ ُ
َّ ُ
َّ
ْ ُ ْ َ
ْ
َ ْ
ْ َ ْ
ْ ُ
۪نوعجرت۪۪۪هيَلا۪۪۪مث
ِ ِ
َ ُ َ ْ ُ
َّ ُ
ْ
olan Âyet-i Kerime ile, beş düğümlü, müretteb o Silsile-i Acibeye
işaret etmiştir. Biz de o beş düğümü, beş mes'elede hall ve beyan
edeceğiz.
B i r i n c i M e s ' e l e : اتاوم ۪ َا ۪متن ۪ ُك Cümlesi ukdeyi, yani
ْ ُ ْ
َ ْ
birinci düğümü açıyor. Şöyle ki:
İnsanın cesedini teşkil eden zerreler, Âlemin zerratı içinde
camid, dağınık bir şekilde iken, bakarsın ki; mahsus bir Kanun ile,
muayyen bir Nizam ile İntizam altına alınarak Âlem-i Anasıra
gönderilir. Âlem-i Anasırda sâkit, sâkin, gizli bir vaziyette iken,
birdenbire kafile kafile, muayyen bir düstur ile, yevmî bir İntizam ile,
bir Kasd ve Hikmet altında Âlem-i Mevalide intikal eder. Âlem-i
Mevalidde de, sükût içinde iken birdenbire acib, garib bir tarz ile
nutfeye inkılab eder. Sonra müteselsil inkılablar ile alaka olur; sonra
mudga olur, sonra et, kemik olur. Bu inkılabların herbirisi, evvelkisine
nisbeten daha mükemmel ise de, lâyıkına göre mevattır, yani
hayatsızdır.