Page 118 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 118

tun ayrılması da Hızır’ın bir tasarrufu şeklinde ortaya çı-  Başından beri alıntıladığımız parçalara bakıldığında Se-
             kar. Buna göre Şems, Mevlana’nın olgunlaşıp Mesnevi’yi   zai Karakoç’un Muhyiddin Arabiye çok önem verdiği
             yazabilsin diye Hızır tarafından Mevlana’dan alınmıştır.  görülecektir. “Vahdet - i Vücud” nazariyesinin ve Ekbe-
                                                          riye mektebinin kurucusu olan Muhyiddin Arabi âdeta
             “Şam çarşılarında Şems alındı Mevlana’dan    ikinci bir Hızır’dır. Anılan coğrafyaların Sufi büyükleri
             Kendisine Mesnevi verildi”                   öncekilerde sonrakilerde Muhyiddin Arabînin “zaman-
                                                          sız” izdüşümleri olarak zuhur etmektedirler. Bir anlam-
             “... işte böyle kurdu Mesnevi’yi             da Muhyiddin Arabî aynı zamanda Platoncu felsefeyi
             Şems’in ayrılığı                             “içindeki curuftan” kurtararak İslamlaştırmıştır. İslam
             Dudaklara dokunup da                         medeniyetinin  doğuş yeri  de şairimize göre  Muhyid-
             Ağza konamayan                               din’in bu gayretinden doğmuştur. Diğerleri de Arabi’yi
             Bir bengisu gibi”                            izlemişlerdir.

             Hızır’ın ikinci durağı Bağdat’tır. Bağdat’ta Hızır ünlü   “Eflatun büyüsünün yankısından kurtaran
             Sufi Hallac-ı Mansur’un macerasına dâhil olacak “mane-  Kitaplarını Kâbe yüzüğüne çeviren
             vi âlemde” Mansur ile İbn-i Arabînin buluşması gerçek-  Bir site kuran sabah yelinden
             leştirilecektir. Bu da Hızır’ın zaman aşımlı bir tasarrufu   Bir uygarlık secdeden
             olarak takdim edilecektir.                   Kütüphaneleri meleklendiren
                                                          Muhyiddin’i Arabî değil miyiz”?
             “Bağdat’tayız
             Dönüp duruyoruz yırtıcı kuşlar gibi          İlerleyen bölümlerde, Hızır’ın coğrafik gezi gözlemleri
             Çevresinde bir darağacının                   devam eder. Bir önceki bölümde yakınlaşan anlatı zama-
             Koparabilir miyiz acaba Etinden çileli etinden   nı, Mısır söz konusu edildiğinde daha uzun bir geçmişe
             Dögmeli ciğerinden bir parça                 taşınır. Muhyiddin Arabi vb. evliyalardan yeniden bir
             Hallac- Mansur’un”                           peygamber kıssasına geri dönülür. Söz konusu Musa ve
                                                          Firavun’ dur. Fakat burada kıssa geleneksel biçiminden
             Manzume ilerledikçe coğrafya da isimler de kalabalık-  bir hayli uzaklaşır. Bilindiği üzere Firavun Musa’yı bü-
             laşır. Parçadan bütüne doğru genişleyen coğrafyalar   yücülerle müsabakaya davet eder. Musa’nın asası büyü-
             birleşir. Fakat burada  birleşen sadece  coğrafya  değil,   cülerin bütün sihrini yutar. Karakoç, mucizeyi çok farkli
             adı geçen ve geçmeyen bütün tasavvuf erbabı da âdeta   bir anlamda değerlendirir. Ona göre bu, “inancın bilgiyi
             ‘kesretten vahdete’ gâh Muhyiddin Arabide gâh  Hı-  yenmesidir”.
             zır’da birleşirler. Aynı zamanlarda, aynı şeyleri söyleyen
             bu zatlar aslında Hızır’ın birer yansımasından öte bir   “Musa’yla büyücüler karşı karşıya geldi
             şey değillerdir. Bu da ta başından vurgulanan Mecma-  İsrail ve Mısır karşı karşıya geldi
             ü’l-Bahreyn’in yeniden tezahürüdür. Aslında Şems de   Kızıldeniz bir ceylan derisi gibi gerildi
             Mevlana’ya Şems kişiliğinde görünen Hızır’dan başkası   Kurumuşta olsa ağaçta
             değildir.                                    Bir can vardı ki O canı canlandırmayı
                                                          Musa’nın eli bildi.
             “Mursiye’de Tunus’ta Mısır’da                Ve ağaç cıvayı yendi
             Kudüs’te Mekke’de Konya’da                   İnanç yendi bilgiyi” (s. 239)
             Malatya’da Şam’dayız
             Yolları urgan gibi                           Araya  giren  şairimizin  kendi  konuştuğu  bölümlerden
             Ayağına sarmış Muhyiddiniz                   sonra, Hızır’ın kutsal yolculuk gözlemlerine geri dö-
             Mansur olup asılan Muhyiddiniz Hızır olup suda Anado-  nülür. Bu dönüşte kitabın en önemli vurgularından biri
             lu’da                                        ortaya çıkar. O da Hz. Muhammed’in hayatına ve mis-
                                                          yonuna dair göndermeler ve anlamlandırmalardır. Hz.
             Bir ses duyup                                Muhammed manzumeye ilk defa Miraç gecesi değin-
             Dönüp duran                                  mesi ile dâhil olur.
             Hızır’ı görüp Şems diyen
             Mevlana olan                                 “Bırak bu kuşkuları bu düşünceleri
             Bir dervişiz”                                Yaklaştır kıyameti

         116           2022/2
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123