Page 96 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 96

ve okul olduğunu vurgulamak için titreyerek “Şeytanı   gibi malzemelerle köye dönerken ağanın “altına at çek-
             çıkaramıyorum, uğursuz” diye bağırır. Ancak bu durum   tiği”, “yedirip doyurduğu” eşkıya Durali’nin silahlı pusu-
             öğretmene bir başka kör inancı yıkma fırsatı verecektir.   suna düşer. Bu ikinci kanlı tuzaktır. Durali de başlarda
             Şeyhi dışarı atar ve çocuğu kucaklayıp doğruca derenin   okula karşı tavır sergilemektedir. Çünkü “okul gelirse yol
             kenarına götürür. Gazi, Çayır Mustafa ve Ayşe de birer   gelir, hükümet gelir.” Öğretmeni silahla yaralayan Durali,
             ateşli çocuğu alıp derenin kenarına götürürler. Şeyh   öğretmenin tavırlarından ve konuşmalarından etkilenir.
             öğretmenin arkasından: “Bırak sabileri. Muskalı onlar.   Yaraladığı öğretmeni kendi eliyle ve yöntemleriyle teda-
             Şeytanın ümmeti müslüminde yeri yoktur. Senin de” diye   vi eder. Öğretmen ona etkileyici bir konuşma yapar ve
             bağırır. Öğretmen ona, “Sen  susacaksın yobaz.  Ben  ol-  onu etkiler. “Benim kafamı karıştırma” dese de kafasını
             dukça susacaksın. Ben senin kaderinim. Başkaldırdıkça   karıştırır. Onu bedensel ve zihinsel gücüyle teslim alır.
             karşına çıkacağım. Ezeceğim.” şeklinde cevap verir. Bu   Aralarında mertçe bir dostluk oluşur.
             arada Şeyhin kışkırttığı köylüler, “çocuklarımız ölürse
             seni yaşatmayız, öldürürüz” şeklinde bağırırlar. Ancak   Öğretmeni yıldırıp idealinden vazgeçirmeye çalışan ağa
             öğretmenin suya sokup, suyla masaj yaptığı ve suyun ke-  ve çevresi öğretmen kasabaya gidince okula koyun dol-
             narına yatırılan çocuklar bir süre sonra iyileşip kalkarlar.   dururlar. Bu öğretmenin sabrını taşıran son damla olur.
             Modern bilim ilkeleri muskayı alt edecektir. Bu durum   Gazi’nin “bunun bir tuzak olduğunu, seni öfkelendirip
             köylünün öğretmene olan güvenini artırır. Okul inşaatı-  hata yaptırmak istiyorlar” uyarılarına rağmen ağanın ko-
                                                          nağına gelir. Ağayla aralarında şöyle bir konuşma geçer:
             na katılımı artırır. “Biz cahil insanlarız. Bizi affedin.” Dini
             otoriteyi temsil eden Şeyhin tahtı sarsılmıştır. Artık   Ağa (Dayı Bey): “17 köyün öşrünü toplayan Osmanlının
             bundan sonraki mücadele, köyde ekonomik ve siyasal   tımar sahibi bir babanın oğluyum.”
             otoriteyi temsil eden ağa ve ağalık düzenine karşı verilir.
                                                          Öğretmen Kemal: “Öfkesi dinmeyen silahlara veda etmiş
             Öğretmen karşısında gücü tükenen ve yenilen Şeyh Şe-  eski bir kuva-i milliyeci. Şimdi ise dâhili bedbahtlarla uğra-
             rif “Gel. Ağaysan gel artık. Benim gücüm burada sınırlı.”   şan bir cumhuriyet öğretmeniyim. Belki ekmeğimiz aşımız
             sözleriyle ağayı çağırır. Ama bir taraftan da ağaya sitem   yok ama askerine, memuruna dokunanı yaşatmayan bir
             eder. “Gelemez ki, şehirdeki kadının koynundan çıkıp ge-  başımız var.”
             lemez ki.”

             Ancak ağa ve avaneleri davul eşliğinde köye girer. Şeyh
             büyük sevinç içindedir. Ağa öpmesi için öğretmene elini
             uzatır. Ama alışık olmadığı bir tepkiyle karşılaşır. Öğret-
             men o eli öpmez. “Benim de bir öğretmenim var. M. Ke-
             mal. Ben onun eliyim, diliyim, amacıyım.” Böylece üçün-
             cü cephe açılır. Ağayla mücadele. İlerde olacakları Deli
             Çayır Mustafa şu sözlerle haber verir. “Benim ot yemiş
             kafam diyor ki; bu ağa takımı hazımsızdır, kudümsüzdür.
             Amma velâkin tuzağı da kanlı olur.”

             Bu sırada köye jandarma çavuşu da gelmiştir. Muhtara
             okul yapımında öğretmene destek olunmasını bunun
             bir hükümet emri olduğunu bildirmiştir. Jandarmanın
             öğretmene ve etrafına bu desteğine karşı ağanın eşkıyası
             Durali devreye sokulur.

             Delinin söylediği gibi artık öğretmenle mücadele kanlı
             tuzaklarla devam eder. İlk tuzak okula giden öğrencilere
             kurulur. Okul yolundaki dere üzerindeki tahta köprü-
             nün bir ağacı ağanın adamları tarafından kesilir ve öğ-
             renciler geçerken çoğu suya düşer. Öğretmen Kemal,
             kasabadan öğrencilere aldığı kalem, silgi, defter ve kitap

         94            2022/2
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101